Düğünde Sini Taşıma Törenleri
Düğünlerde çocukların en hoşuna giden etkinliklerden biri de sini taşımadır. Sini taşıma işi davul zurna ve köy delikanlılarının türküleri eşliğinde yapılırdı. Damadın ve gelin tarafının akrabaları, yeni evlilere destek olması amacı ile gücüne göre 10-15 sini hazırlar. Bu sinilerin içine baklava, kuru yemiş, kuru bakliyat, kıyafet, vs. konurdu. Bu sinilerin üzerine pullu yazmalar örtülür ve düğün alayı ile birlikte çocukların gelmesi beklenirdi.
Çocuklar en büyük siniyi kapmak için koşar adım sini hazırlığı yapılan eve dalardı. Siniler çocuklar tarafından ele geçirilir. Bazı çocuklara sini kalmazdı. Sini alamayan çocuklar üzülürdü. Daha sonra çocuklar boy sırasına göre siniler başlarında olacak şekilde yola dizilirler ve davul zurna eşliğinde sini alayı damat evine doğru yola çıkardı. Sini alayı damat evine varıp siniler teslim edilince, sini taşıyan her bir çocuğa para verilirdi. Daha sonra sini alayı, yeni evin yolunu tutardı. Çocuklar davul zurna alayından çok önce yeni evdeki sinileri çoktan paylaşmış olurdu. Bu etkinlik, sini çıkaracak evlerin hepsi için tekrarlanırdı.
Ben de bu sini çıkarma ve güreşten kazandığım paraları kumbarama atar biriktirirdim.
Düğünde Efe Oyunları ve Gelinin Damat Evine Getirilmesi
1950 li yılların köy düğünlerinde gençler efe oyunlarına çok önem verirlerdi. Düğünde giyecekleri kıyafetleri çok önceden hazırlayıp eksiğini gediğini giderilerdi. Bir delikanlının en önemli düğün giysi takımı, sarık, puçu, yelek, ceket, İngiliz külotu, körüklü çizmedir. Düğün öncesi bu kıyafetler özenle hazırlanır ve düğünlerde giyilirdi. Düğün alayı esnasında Seymen çekmek için kılıç da hazır bulundurulurdu. Hele bir de yelekte köstekli saat oldu mu delikanlının değmeyin keyfine. Tüm bu hazırlıklar, evlenmemiş bekar erkeklerin kendilerini genç kızlara tanıtmak için bir fırsattır. Bütün delikanlılar bu fırsatı kaçırmak istemezler. Ayni heyecan genç kızlar için de geçerlidir. Onlar da düğün ve bayramlarda giyilmek üzere paraya kıyarak en iyi kumaştan giyim kuşamlarını hazır hale getirirlerdi. Genç kızlar da kendilerini, düğünü veya bayramı fırsat bilerek evlenmek istediği gence ve ailesine gösterme telaşına girerlerdi.
Genç erkeklerden oluşan düğün ekibi bayraktar (damadın sağdıcı) dahil olmak üzere davul zurna eşliğinde hareket ederler. Bunlar düğün etkinliğinin yapılacağı her yerde hazır ve nazırdırlar. Bu etkinlikler damat karşılama, Meciye gitme (imece usulü düğünde kullanılmak üzere ormandan odun getirme), güreş, çeyiz önü, oturma ocağı, kız çıkarma, horoz tutma, kızı oğlan evine bırakma dır.
Düğün etkinliklerinin yapıldığı yere gelindiğinde, delikanlıların oyun tarzına göre davul, zurna çalmaya başlar. Burada yediden yetmişe erkekler düğünü seyretmek için toplanmışlar, genç hanımlar ve kızlar evlerin pencerelerinde yerlerini almışlardır. Sıra delikanlıların oyununa gelmiştir. Fakat önce kim oynayacaktır. Bu önemli bir problemdir. Çünkü düğün yerinde ilk önce oynamak her delikanlının hayalidir. Sahneye ilk çıkan delikanlı kızların dikkatini çekecektir ve prestiji yükselecektir. İşte bu an, kavga çıkmasının dayanılmaz hafifliği içindedir. Bazı durumlarda oyuna çıkana atılan bir söz kavganın fitilini ateşlemeye yeter.
Küfürler, taşlar sopalar havada uçuşmaya başlar. Bağırış çığırış ortalığı inletir. Muhtar ve ihtiyar heyeti tarafsız bir şekilde olaya müdahale ederse az hasarla olay söndürülebilir. Aksi takdirde yaralanmalar olur ve iş istenmeyen olaylara doğru gidebilir. Barış sağlandıktan sonra düğün, kaldığı yerden tekrar başlayıp devam eder. (Daha sonraki yıllarda bu zihniyetten çok uzaklaşıldığı için düğünler daha barışçıl hale gelmiştir.)
Düğünün en heyecanlı kısmı gelin çıkarma ve damat evine götürme bölümüdür. Burada gelin, baba evinden törenle alınıp köyün etrafı baştanbaşa dolaşılarak oğlan evine getirilir. Törende en önde ortada bayraktar olmak üzere seğmenler, delikanlılar, davul ve zurnacı, onun arkasında ata bindirilmiş gelin, gelinin bindiği atı yedekleyen bir kişi, atın iki yanında geline destek olmak üzere bulunan iki kişi, daha sonra beş veya altı kişiden oluşan ata binmiş vaziyette gelin alıcılar ve bunların arkasında çocuklar düğün alayını takip ederler.
Düğün alayı, önde bulunan delikanlıların türküleri ve seğmen çekenlerin kılıç oyunları ile devam eder. Seymen çekenler muhtelif yerlerde durup eğilerek kafa kafaya verip dairesel bir biçim oluşturup mâni söylerler. Bu manilerden biri şöyledir.
Bıçağımın ucu kalaydan
Ağalar bakar saraydan
Hadi Ahmet’im (damat) seni de çıkardık alaydan.
Deh kara kuzum deh deh (derleyen : Öğretmen Halil Altıntaş)
Bir başka mâni
Eski Semeri Sökerim
Taştan taşa sekerim
Sekemezsem ben bu derdi çekerim
Deh kara kuzum deh deh (derleyen: Âdem Ertaş)
Bu sözleri takiben gençler tabancalarını havaya ateşleyerek düğünü şenlendirirler. Bu şekilde düğün alayı oğlan evine kadar devam eder. Burada seğmenler tekrar eğilip kafa kafaya vererek;
İyi günde kötü günde eş olsun
Kara bağrın hoş olsun
Emaneti getirdik
Hatırın hoş olsun. (Derleyen: Öğretmen Halil Altıntaş)
Manisi okunduktan sonra, gelin attan indirilir. Fakat Gelin attan inmemek için direnir. Amacı kayın pederinden bir hediye koparmaktır. Sağdan soldan kayın pedere laf atamaya başlarlar. … Kayın peder, pamuk eller cebe ya da kesenin ağzını aç, bir tarla veya ev tapusu ver gibi sözler duyulmaya başlar. Kayın peder baskılara dayanamaz ve meydana çıkarak gelinin gönlünü hoş edecek bir hediyeyi yüksek sesle söyleyerek herkese duyurur. Bunun üzerine istediğini elde eden gelin attan indirilir. Aile büyükleri gelinin iki koluna girerek onu oğlan evine götürürler. Bu esnada gelinin başına buğday, gül yaprakları, çiçekler atılır. Orada toplanmış olan çocukların üzerine madeni paralar atılır. Çocuklar bu paralardan kapmak için büyük mücadeleye girişirler. Yine burada da havaya tabancalar ateşlenir. Efeler burada oyunlarını tekrar sergileyerek düğün alayı dağılır.
YORUMLAR