YÖRESELDEN ÜLKESEL REHBERLİĞE GEÇİŞ
1987 yılında eşim Emine Ataman Koç, Kapadokya yöresel rehberi unvanını aldıktan sonra turizm piyasasında çalışmaya başladı. Rehberlik belgesi (kokart), sadece Kapadokya yöresi için geçerliydi. Bu bölge dışında çalışamazdı. Nevşehir’de ev kiralayıp o bölgede çalışmalarını sürdürmesi lazımdı. Benim çalışma yerim İstanbul olduğu için eşimin, yöresel değil mutlaka ülkesel rehber olması gerekiyordu. Bundan dolayı Emine Hanım, rehberliğinin Türkiye’nin her tarafında geçerli olması için ülkesel rehberlik başvurusunda bulundu.
O günkü mevzuat gereği, bu tür istemde bulunanların, Türkiye’nin yedi bölgesinde bulunan tarihi ve turistik yerleri incelediğini, öğrendiğini gösteren bir belgeye sahip olması gerekiyordu. Ayni şekilde ülkesel rehber olmak isteyen arkadaşları ile birlikte bir araba kiralayıp bir ayı aşkın bir süre boyunca Türkiye turu yaptılar. Bu süre zarfında ülkemizin turizm bölgelerini ziyaret edip incelemelerin ardından oralardaki turizm müdürlüklerinden gerekli onayları almak suretiyle ülkesel turizm rehberlik sınavına girmeyi hak ettiler.
Bu arkadaşlarından biri de Öğretmen Abdullah Esen’in eşi Havva hanımdı. Emine hanım, daha sonra İzmir’de yapılan turizm rehberlik sınavını kazanıp, ülkesel rehber unvanını aldı. Böylece Türkiye’nin her tarafında rehber olarak çalışamaya hak kazandı.
REHBERLİĞİNİ KANITLAMA
Özellikle o yıllarda Türkiye’de Japonca turist rehberi çok azdı. Fakat Japonca rehber sayısının az olması iş bulma açısından yeterli değildi. İş bulabilmek için, turizm acentelerinin rehberi tanıması ve bir yabancı grubu kendisine teslim edebileceğine dair güven duyması kaçınılmazdı. O yüzden, grubu yönlendiremeyen, tatmin edici açıklamalarda bulunamayan, bir sorun meydana geldiğinde sorunu çözemeyen, iletişimi zayıf bir rehber, turist grubunun lideri tarafından acenteye anında şikâyet edilip başka bir rehber gönderilmesi istenebilirdi.
Acente derhal yeni bir rehber bulup, grup neredeyse oraya göndermek zorundaydı. Görevi yapamayan rehbere işi bıraktırılır yeni rehber göreve başlatılırdı. Acente bu görev değişikliğini yapmazsa, yeni turist grupları o acenteye gönderilmez. Onun için acenteler, rehber seçerken kılı kırk yararlar.
Rehberlik kokardını aldıktan sonra eşim, bütün turizm şirketlerini tek tek ziyaret ederek kendini tanıtıp Japonca profesyonel rehberlik belgesini gösterip kendi şirketleri ile çalışabileceğini söyleyip onlara kartvizitini bırakmıştı. Daha sonra acenteler denemek amacıyla Emine hanımı çağırmaya başladılar. Eşim de önerilen her işi, büyük grup, küçük grup, yakın- uzak demeden kabul edip turizm piyasasında çalışmaya başladı. Bir veya iki kişi ile Anadolu turu da yapmıştı. Böylece firmalar da eşimi tanımaya başladılar.
Emine hanım, on veya on beş günlük Anadolu turlarında gruba Türkiye’yi tanıtıp ülkelerine uğurlamaya başladı. Japon gruplarından, Emine Hanım’ın rehberliği konusunda, acenteye hiçbir şikâyet gelmeyip övgüler gelmeye başlayınca turizm piyasasında kendi rehberliğini kanıtlamış oldu. Böylece para kazanmaya da başladı. Yaz kış fark etmeksizin grubun birisi memleketine uğurlandıktan bir ve iki gün sonra diğer grubun Anadolu turu başlıyordu. Evde kaldığı günler çok azdı.
YORUMLAR