Değerlendirme ve Sonuç
23 Ocak 2025 Perşembe gecesi oğlum İlteriş’le birlikte İzmir’den hareket edip 1 Şubat 2025 Cumartesi günü öğleye doğru Ankara Esenboğa Havalimanı’na inerek tamamladığımız Türk Dünyası başkentler turunun ikimiz üzerinde de derin tesirleri oldu. Bununla birlikte muhakkak ki daha önceki ata yurtlar ziyaretlerini bebeklik çağında tecrübe eden İlteriş’in bu ilk şuurlu sınırlar ötesi seyahati onun tarihe, kültüre, Türklüğe ve dünyaya bakışı üzerinde daha sarsıcı farkındalıklar meydana getirdi. Evladımla baş başa yaptığımız bu hayal kadar güzel seyahat, öncelikle ikimiz arasındaki bağları güçlendirdi. Seyahat boyunca, zor şartlarda birbirimize destek olmanın kısmi bir idmanını yapmış olduk. Seyahatimizin doğrudan İlteriş açısından belli başlı kazanımlarını ise şu şekilde sıralamak mümkündür:
- İlteriş, seyahat düzenine alıştı. Zamanında yemek yiyip su içmenin önemini kavradı. Yollarda sıkıntı yaşamamak için bazı tedbirlerin alınması ve tuvalet düzenine kadar birçok faktörün önceden düşünülüp planlanması gerektiğini yaşayarak öğrendi.
- Her akşam açılıp her sabah kapanan ve sürekli oradan oraya taşınan valizler vasıtasıyla bir düzen eğitimi almış oldu. Annesinin yardımı olmadan bazı işleri yapabiliyor olmasının gerekliliğini iyi bir şekilde idrak etti.
- Havaalanı, uçak, taksi, tren, restoran, kafe gibi ortam ve mekânlarda Özbek, Kazak, Kırgız Türkçelerinin yanı sıra Rusça ve İngilizce iletişim kurmak zorunda kaldığımız durumlar oldu. Böyle durumların sık sık yaşanması ve ihtiyaçlarımızın ancak dil engelinin aşılarak karşılanabilmesi İlteriş’e dilin nasıl muazzam bir iletişim aracı olduğunu ve farklı diller bilmenin önemini tecrübe ettirdi.
- Latin alfabesinin Türkçe ve İngilizce dışında başka dil ve lehçeler için de kullanılabilir olduğunu gördü. Kiril alfabesini büyük oranda öğrendi. Kazakistan ve Kırgızistan’da Kiril alfabesiyle yazılmış tabelaları okudu. Dil ve alfabenin farklı olgular olduğunu ve alfabe değiştiğinde dilin aynı şekilde yaşamaya devam ettiğini kavradı.
- Kazakistan’da daha fazla vakit geçirdiğimiz ve kendine yaşıt sayılabilecek Mağcan ile daha fazla iletişim kurduğu için Kazak Türkçesine ait bazı söz ve dil kullanım biçimleri İlteriş’in zihnine yerleşti. Jaksı (iyi), jaraydı (tamam), kettik (gittik, gidiyoruz), boldı (oldu), davay (haydi) gibi Kazak Türkçesinde kullanılan bazı temel sözleri Türkiye’ye kadar taşıdı.
- Özbekistan, Kazakistan ve Kırgızistan’da yaşayan soydaşlarımızla aramızda çok büyük farklılıklar olmadığını; ortak bir tarihî mirası paylaştığımızı; dilimizin, kültürümüzün, hayata bakış açımızın ve hatta hayat standartlarımızın birbirine ne kadar benzediğini yakından müşahede etme imkânı buldu.
- Üç ülkede arkadaşlar, dostlar, abiler, ablalar, amcalar, teyzeler, hocalar edindi. Ercan amcası, Gülmira teyzesi, kardeşleri Mağcan ve Toğcan ile hasret giderdi.
- Okuldaki sosyal bilgiler dersinde işittiği bazı yerleri gördü. Bazılarının da yakınlarda bulunduğunu benden ve bize eşlik eden dostlardan öğrendi. Semerkant, Buhara, Yesi, Otrar, Çimkent, Balasagun, Talas, Aral Gölü, Isık Göl... Almatı ve Bişkek’te kar yağışının görüş mesafesini çok düşürmesinden dolayı Tanrı Dağlarını görmesi mümkün olmadı ancak Tanrı Dağlarından esen rüzgârları ciğerlerine çekebildi.
- Hoca Ahmet Yesevi, Yusuf Has Hacip, Emir Timur, Uluğ Beğ, Ali Kuşçu, Abay Kunanbay, Cengiz Aytmatov, Bekzat Sattakhanov gibi büyük isimleri zihnine nakşetti. Onları yetiştiren ruh ikliminden nasiplendi.
- Çalışmada, yaşamada, hayal kurmada, seyahat etmede belli bir amaca matuf olarak hareket etmenin önemini ve kaliteli bir hayatın anahtarı olarak mücadele azminin vazgeçilmezliğini kavradı.
- Şaşlık, samsa, mantı, pilav, bavırsak gibi yemekleri ve bunların çeşitli versiyonlarını tekrar tekrar tattı. Limonlu veya meyveli çayları Türkiye’de demlediğimiz çaydan çok daha fazla sevdi.
- Henüz çalmasını bilmese de dombra gibi otantik ve muhteşem bir enstrüman sahibi oldu. Belki çalmayı da öğrenecek ve Kazakistan müziğini evimize taşıyacak.
- Yaptığımız alışverişlerde para üstü olarak aldığımız bütün bozuk paraları İlteriş’e verdiğim için koleksiyonuna fazla fazla Özbekistan sumu, Kazakistan tengesi ve Kırgızistan somu numuneleri kazandırdı.
Bütün bu tecrübe ve kazanımlardan hareketle şöyle bir sonuca varmak icap eder: Ezelî ve ebedî başkentimiz Ötüken başta olmak üzere uçsuz bucaksız Türk Dünyası içinde tarihten bugüne Türklere başkentlik yapmış daha nice şehirlerin muhakkak gezilip görülmesi gerekir. Ancak birbirleri arasındaki mesafe yakınlığı ve ulaşım kolaylığı gibi etkenlerden dolayı Semerkant, Taşkent, Türkistan, Çimkent, Almatı, Bişkek ve tarihî Balasagun şehrinden oluşan bu seyahat tecrübesi Türk Dünyası sevdalılarına şiddetle tavsiye edilir. Seyahati sadece birkaç gün daha uzatarak söz konusu güzergâhın yakınlarında başka şehir ve kültür merkezlerine de uğramak mümkündür. Türkiye’den gidiş ve Türkiye’ye dönüş açısından İzmir’den Semerkant’a ve Bişkek’ten Ankara’ya gayet makul fiyatlara uçak bileti bulunabildiğini de belirtmek gerekir. Dolayısıyla bütün bu imkânlardan istifade edilerek ata yurtlarımız çocuklara, gençlere mümkün olduğu kadarıyla gezdirilmelidir. Resmî ve özel kurumlar da bu seyahatlerin yapılabilmesi için Türk vatandaşlarına her türlü kolaylık ve yardımı sağlamalıdır.

YORUMLAR