Reklam
Emine ATAMAN KOÇ

Emine ATAMAN KOÇ

52emineataman@gmail.com

Çomaklı Dağı

17 Şubat 2018 - 16:09

Her yıl eylül ayında Çomaklı Dağı adına hayır yemekleri verilirmiş.  İlk hayrı dağa en yakın köy olan Kaşıkçı yaparmış. Ben de geziyi hayır gününe denk getirmek istedim. Hiçbir kar amacı gütmeden tamamen gönüllü esasına dayalı yapılan, hayır yemeklerinden tatmak ve orada bulunan yöre insanlarıyla da sohbet etmekti. Gezilen yerin, yemeklerinden yemeden, insanlarıyla görüşmeden konuşmadan doğru bilgi edinilemez. Boşuna gezilmiş, boşa zaman harcanmış olur. Gezdiğim yerlerin, ilginç bulduğum konuların tarih ve doğa severlerle paylaşılmasından yana bir düşünce içerisinde olurum her zaman.
Çomaklı Dağı'na çıkmayı, çevresindeki manzarayı seyretmeyi çok istiyordum. Tabii buraya olan merakım Gördes'in tarihindeki öneminden de kaynaklanıyor elbette. Özellikle Kurtuluş Savaşında yaşanan unutulmaz acılara sahne olmuş bir yer.
Kırk iki sene yaşadığımız İstanbul'dan döneli bir yıl olmuştu. Nasıl gidilir? Araçlar için yol uygun mudur? Bilgim yoktu.  Mesleğimden gelen alışkanlığımdır gideceğim yerin yola çıkmadan önce araştırmasını yaparım. Bu kez de sağa sola sordum danıştım. Kul sıkışmayınca Hızır yetişmezmiş. Söveler köyünde çiftçilik yapan, koyun sürüleri olan akrabamız Mustafa Karatay'la birlikte gezmeye karar verdik.
Eşimle birlikte, Mustafa'nın Renault marka arabasıyla Söveler köyünden hareket ettik. Eylül ayının ortası olmasına rağmen hava oldukça sıcaktı. Kaşıkçı Köyü'nün içinden geçtik, Çevrenin manzarasının nasıl olduğunu anlatmama gerek yok ama. Yöreyi bilmeyenlere tek cümleyle ifade etmek istiyorum muhteşemdi. Göçer Mezarları denilen yerde ilk molayı verdik.
Yaşlı meşe ağaçlarının gölgelerindeki mezarların uzaktan ne olduğu pek anlaşılmıyor. İlk bakışta mezardan ziyade taş yığınını andırıyordu. Bir-iki dakika içinde fikrimiz değişmişti gerçek bir mezarlıktı burası.
Göçerler, mezarlarını çevrenin taşlarını kullanılarak yapmışlar. Geniş alana yayılmış mezarlardan sadece birinin taşında yetmişli yılların tarihi yazılıydı. Diğerlerinde ise herhangi bir yazı yoktu. Ayak ve baş uçlarına birer metre yüksekliğinde dikilen taşlar zamanla sağa sola devrilmiş. 
Türkiye'nin tarihi Antik kentlerinde bulunan birçok mezarlık görmüş biri olarak Çomaklı Dağı'ndaki göçerler mezarlığı çok ilginçti. Buranın halkı olmayıp gelip-geçtikleri yol üzerinde bir yeri mezar kabul edip yakınını defnedip bırakıp gitmek zorunda kalınmış.
Tarihleri yok, kimin mezarıdır kadın mıdır erkek midir belli değil. Sonra buraya katır sırtında mı, deve sırtında mı getirildi. Öleli kaç gün olmuştu. Geçtikleri yerlerde su bulup yıkayabildiler mi?
Mezarların bulunduğu alanın büyüklüğünü tahmin etmek mümkün değil. Ağaçların aralarında dağınık bir şekilde sayısız mezar bulunuyordu.
Göçerler mezarlığından sonra arabaya binip tekrar yol devam ettik. Yol normal arabalar için uygun değil.
 Mustafa için çocukluğundan beri buralarda traktör ve araba kullanmış biri olarak dağ tepe fark etmiyor. Kış yağmurlarında zarar gören yolda yer yer büyük yarıklar oluşmuştu. Bozuk olan kısım, yaya olarak gidildiğinde yarım saatlik güzel bir yürüyüş yolu.
Dağın zirvesine bir türbe bulunuyor. Buralarda şehit düşen kahramanlar adına yapıldığı söylenen türbenin içinde bir de sanduka var.
Kurtuluş Savaşı sırasında yaralanan, düşman saldırısından kaçan kurtulmayı başarabilen askerlerin buralarda saklandığına dair hikayeler, dinliyor, kitaplardan okuyoruz.
İbrahim Ethem Akıncı, günlüklerinden oluşan kitabında Çomaklı Dağı ve Söveler Köyüyle ilgili bölümlere yer bulunmaktadır. Yazar, Gördes'in geçirdiği yangına tanık olmuştur. Günlüklerinde de uzun uzun o günler ve yöremiz anlatılmaktadır. O dönemle ilgili yazılmış, Mustafa Yıldırım'ın 'Ulus Dağı'na Düşen Ateş' adlı romanında iyi bir örnek olduğunu düşünüyorum. Bu kitaptan buraya kısa bir alıntı yapıyorum.
'İbrahim Ethem Bey, elindeki çantayı masanın üstüne fırlatıp telgrafı aldı ve yüksek sesle okudu: Düşman yaklaştı' Halk Gördes'i boşaltıyor' Halk askerleri de birlikte sürüklüyor' Parti Pehlivan'ın 20 adamından başka kuvvet yok' Çomaklı dağına yetişin!'
Gördes'in işgalinde buralarda saklanan kahramanlar bugün hayatta değiller. Ama onları anmak elimizde. Şehrin yağmalanması ardından ateşe verilmesinde yaşanan acılar bir film şeridi gibi gözümün önünden akıp geçti. Canlarını kurtarmak gecenin ayazında ateş yakmadan sabahlayan kahramanları minnetle saygıyla anıyorum buradan.
Mustafa'nın çocukluğu bu yörede geçmiş. Koyunlarını otlatmaya, av mevsimlerinde arkadaşlarıyla avlanmaya gelirlermiş.  Buradan görülen yerleşim yerleri hakkında bilgi verdi.
Bütün bu anlatılanlar Çomaklı Dağı'nın önemini artırıyor. Bu zirveden kayaların üzerinden 360 derece Gördes topraklarını seyretmek müthiş bir duygu. Düşman kuvvetlerinin Salihli yönünden giriş yaptığı Gördes ovası, Gördes-Demirci Kervan yolu ve bölgenin dağları ve ovaları seyre hazır. Doğa ve tarih bir arada.
Çok uzaklarda bembeyaz zeolit taşlarının ve kayalıkların ortasında çukurda köyüm Kıranköy açık seçikti, ayna gibi karşımdaydı. Çomaklı Dağı, bizim köyden de görülürdü.  Kış günlerinde Çomaklı Dağı karla bembeyaz olduğu görülünce artık karakıştı. Yaz aylarında tarla işleri başlayınca da sabahları, 'çomaklıdan güneş doğdu uyanın artık' derdi büyüklerimiz.
Ufuk çizgisinde gözüken bu yüce dağı hep merak etmiştim. Yüksekliği ne kadardı? Nasıl gidilirdi?  Çünkü ufuk çizgisi benim için gökyüzünün sonuydu ötesi yoktu artık. Oradan başka bir dünyaya gidilirdi.
Geziye kendi arabalarıyla gelecek olan gezginlerin yarım saatlik yürümeyi göze almaları gerekiyor. Çam, meşe, ardıç ve çeşitli bitkilerin arsından yapılan yürüyüşle gezinin daha unutulmaz hal aldığını söylemeden geçmeyeceğim.
Dönüş yolunda ikinci gezi yerimiz Koca Mezarlık'a ulaştık. Çomaklı Dağı'na 3-4 km uzaklıkta ve yolu iyi. Kırk sekiz dönüm olduğunu söyledi Mustafa. Ucu bucağı belli değildi her yer mezar, çeşit çeşit mezar taşı. 25-30 yıl öncesine kadar meşe ve palamut ağaçları olduğu yerde artık kökleri kalmış. Ne yazık ki 80'li yıllarda bu ağaçların tamamı kesilmiş. Zamanla doğa kendini onaracak belki ama o yaşlı ağaçların geri getirilmesi imkansız.
Bu geniş alanda çeşitle şekillerde mezar taşları bulunuyor.  Öyle anlaşılıyor ki buranın mezarlık olarak tarihi çok eski yıllara gidiyor. Osmanlı dönemi mezar taşlarındaki kavuk biçimindeki başlıklar işlenmiş. Önceki yüzyıllara ait mezar taşlarında yunanca yazılar ve haç işaretleri vardı. İnsan olarak ders alacağımız pek çok şey vardı burada. Koca Mezarlık, gezilmesi, görülmesi gereken çok önemli bir yer. Burada da tarihi hiçbir çalışma yapılmamış. Ne bir bilgi ne de bir işaret hiçbiri yoktu.
Gezi sonrası yazımın başında da bahsettiğim gibi hayır yemeğine katıldık. Çomaklı Dağı eteklerinde bulunan köyler her yıl, birer hafta arayla yemek hayrı verirlermiş. İlk başlatan da Çomaklı Dağı'na en yakın köy olan Kaşıkçı olurmuş. Geleneksel hale gelmiş olan Çomaklı Dağı hayrında Gördes'in diğer köylerinden de katılım çoktu. Ağaç gölgelerine kurdukları masalarda, yer sofralarında yemeklerini yiyenler, sohbet edenler hoş bir görüntü oluşturuyordu. Güzel fotoğraflar çektim. Bize masada yemek verdiler. Yedi çeşit olan yemeklerinin hepsi de çok lezzetliydi. Tabi ki keşkek yemeğini bitirince hemen bir tabak daha istedik. Yemek sırasındaki sohbetlerde yeni yeni bilgiler de edindik. Kaşıkçı Köyünden dört öğrencinin tıp fakültesini kazandıklarını o gün orada öğrendik. Meralarının geniş olduğunu hayvancılık yaptıklarını anlattı köylüler. Ve kaşık oyununu iyi oynadıklarını bu geleneği düğünlerde hala yaşatmaya çalıştıklarını duyunca kendilerine teşekkür ettim. 
Doğal güzelliklerinin yanı sıra tarihimize de tanıklık etmiş Çomaklı Dağı'nı unutmayalım.  Gençlerimize ve çocuklarımıza anlatalım. Ama üzülerek belirteyim burada da tanıtım yönünden çok büyük eksiklikler var.
En azından Gördes ile Çomaklı Dağ arasındaki yol üzerine belirli aralıklarla sarı yön levhaları konulabilir.
Yükseklik:1201 m.
Uzaklık:10 km.

Bu yazı 4618 defa okunmuştur.

YORUMLAR

  • 0 Yorum