Çocukluk ve gençlik yıllarımın geçtiği Kıranköy'de yaşadığım günleri hatırlıyorum. Mahalle arkadaşlarımız Zehra ile aynı yaşlardayız. Zehra'ların tarlaları kırüstü denilen mevkideydi. Çift öküzleri, inekleri hep olurdu. Köye uzak olan dağ tarlalarını da sürerlerdi.
Bizim tarlaların neredeyse tamamı köy çevresindeydi. Dolayısıyla dağ taraflarına gitme şansımız olmazdı. Zehra'lar nisan- mayıs aylarında tarla dönüşlerinde eşeklerinin heybesinde, kucaklarında laleler getirir, komşularına dağıtırlardı. O zamanlar lalelerin yetiştiği tarlaları merak ederdim. Çok uzakta olduğunu düşünür gidemediğime de üzülürdüm.
Nihayet, Kıranköy'ün batısındaki dağlık kesimlerde, sürülmeyen yani tarım yapılmayan taş aralarında kendiliğinden yetişen lalelerin olduğu yerdeyim. Aylardan nisan. Çocukluğumdan beri, görmek için can attığım lalelerin yetiştiği kırüstü olarak adlandırılan bölgedeyim.
Lalelerin yoğun olarak yetiştiği mevki yangın kulesini çevreleyen geniş bir alan. Buranın yüksekliği yaklaşık 1000 m civarında. Doğal kendi başlarına, çapa yapılmadan su verilmeden yetişiyor bu laleler. Bizim köylülerin ' Kırüstü' dedikleri bu mevkide yer yer burçak, buğday, arpa, yulaf yetiştiriliyor. Adı üstünde kıraç tarlalar buralar.
Lalelerin yetiştiği bu bölgeye, Gördes-Akhisar yolunun yaklaşık 10. km'deki yangın kulesi levhasının olduğu yerden sağa dönülerek gidilir. Yol ayrımından itibaren laleler zaten sizi selamlamaya başlar. Yol vasıtalar için uygun değildir. Fakat yaya olarak 100-500m arasında laleler gözlemlenebilir.
Bu laleler endemik tür sınıfına giriyor. Bunun da anlamı, doğada nadir bulunan, korunması gerekli bir bitki türü olduğudur.
Nisan ayında gittiğimizde tomurcuklanma dönemiydi. Badem ağaçları çiçekteydi. Acı badem, taş badem, tatlı badem üç türü vardı. Pembenin bütün tonlarını bir arada gördük.
İkinci ziyaretimiz mayıs ayı ortasıydı. İstanbul'dan gelen iki arkadaşım da bizimleydi. Bu kez laleler her tarafı kırmızı halıya çevirmişti. Kır bayır, buğdayların, arpaların, yulafların araları her yer ala-yeşile boyanmıştı. Sanki usta ressamların fırçasından çıkmış gibiydi.
Rehberimiz Halil Altıntaş, bitkiler konusunda derin bilgiye sahipti. Köylüm, doğa tutkunu, aynı zamanda öğretmen olan rehberimiz lalelerin korunmasına yönelik düşüncelerini bizlerle paylaştı.
Şakayık türü bu lalenin korunması, tanıtılması gereklidir. Daha fazla geç kalınmadan çalışmalara başlanması yerinde olacaktır.
Burası, Gördes için çok önemli. Lalelerin tomurcuklanma, açma, tohumlanma dönemleri yaklaşık bir ay devam ediyor. Bu süreçte tanıtımına, korunmasına yönelik etkinler yapılabilir. Etkinlik kapsamında üniversitelerden davet edilen uzmanların katılımıyla paneller, söyleşiler, çeşitli müzik konserleri, lalelerin yetiştiği bölgeye yapılacak gezilerle bir haftalık şenlik düzenlenebilir.
Uşak çevresinde, şakayık türü laleler yetiştiğini basından öğrendim. 'İtecik lalesi' adıyla bilinen bu endemik bitki ismini yetiştiği bölgeden almıştır. Geçtiğimiz yıllarda da Doğa Koruma ve Milli Parklar Şube Müdürlüğü ile Uşak belediyesinin yürüttüğü çalışmalar sonucunda koruma altına alınmıştır.
Sağlıcakla kalın değerli okurlarım.
YORUMLAR