Son günlerde şehrimizde yapılan inşaat çalışmaları hız kazandı. Neredeyse her mahallede çok katlı bina inşaatları var. Dışarıdan göç mü alıyoruz diye de düşünmeden edemiyor insan. Fakat şehrimizin girişinde tabelada belirtildiğine göre nüfusumuzun azaldığı da bir gerçek.
Diğer yandan, çarşı meydanında bulunan yaklaşık yarım asırlık bina tamamen yıkıldı. Eski hastanede aynı kaderi paylaşmış, onun da yerinde yeller esiyor. Gördes'in tarihi adına çok çok üzüldüm. Eski İş Bankasının bulunduğu bina son yıllarda çeşitli sergilere, kermeslere ev sahipliği yapmış ve çarşıya da bir hareketlilik, canlılık getirmişti. Buranın yöresel el sanatlarının üretiminde, satılmasında ve sergilemesinde kullanılması sürekli hale getirilmeliydi.
Eski hastane binasının Halı Müzesi ve halı dokuma atölyesi olarak kullanılması çok yerinde olacaktı. Buranın müze ve halı atölyesi için çok uygun olduğunu düşünüyordum. Yazık oldu şehrimiz tarih fakiri oluyor, ruhunu kaybediyor. Bu iki bina onarılıp, hatıralarıyla birlikte yaşatılmalıydı.
Halıcılıkla ilgili yapılan tarih araştırmalarında Gördes Düğümü ve Gördes Halıcığı yer alır. Dolayısıyla bizler Gördesliler olarak halıcılık konusunu ciddi olarak sahip çıkmalıyız. Halı Müzesi deyince aklımıza Kültür Evi, gelmesin. Burada sözünü ettiğim bir halının malzemelerinin hazırlanmasından, satışa sunulmasına kadar olan bütün aşamalarının görülebildiği geniş kapsamlı bir müzeden bahsediyorum. Ve Gördes Halıcılığının geçmişten günümüze tarihinin sergilendiği halı ile ilgili araştırma merkezi konumunda olmalı.
Yazılarımda sık sık değiniyorum tekrar olacak ama, Gördes'in turizmine ağırlık vermeliyiz. Onun yolu da tarihimize sahip çıkmakla olur. Halı Müzesi, yöresel ürünler üretim ve satış merkezinin açılması ile ilgili adımlar atılmalı. Eski Gördes'in de Açık Hava Barış Müzesi olmasına dair girişimlere başlanmalıdır. Burada yetkililerimize büyük görevler düşüyor.
Bana göre, Gördes, Türkiye'nin diğer şehirlerinde bulunmayan özelliklere sahip bir şehirdir. Mimari açıdan tek katlı evleri, geniş meydanları, sıra ağaçlı sokakları bir turist için çok ilgi çekicidir.
Elbette Osmanlı dönemi mimarisinin örnek şehirlerinden olan Safranbolu ile kıyaslamak yanlış olur. Burada belirtmek istediğim Gördes'in farklı olması, diğer şehirlere benzememesidir. Çeşitli semtlerimizde bulunan, 60-70 yıllık tarihi sokaklarımız koruma altına almalı. Koruyoruz diye de atıl duruma terkedilmemeli. Onarılmalı ve verimli bir şekilde kullanılmalı. Kuruluşu yenidir, ancak diğer şehirlerde olmayan tek katlı site şeklinde evleri mimari açıdan şaheserdir.
Bana göre çok önem bir başka sorunu var şehrimizin. Gördes'in çarşılarında, parklarında, özellikle kadınların, toplanabilecekleri kapalı bir mekan yok. Çeşitli ihtiyaçlarını karşılamaya köylerden şehrimize, gelen bu kadınların, çay kahve içebilecekleri, getirdikleri el ürünlerini satacakları, sergileyebilecekleri, fikir alışverişinde bulunabilecekleri, görgü ve bilgilerine yenilerini ekleyebilecekleri bir yere acil ihtiyaç olduğu kanısındayım. Ülkemizin birçok kentinde ve kasabasında bahsettiğim nitelikleri olan belediyeler bünyesinde işletilen mekanlarda yöresel kültürün tanıtımı yapılmakta. Bu tür yerler bulundukları şehirlere canlılık kazandırdığı gibi aynı zamanda ekonomilerine de büyük katkı sağlamaktadırlar.
Eğer şehrimizin tanınması, gelişmesi, güzelleşmesi isteniyorsa bu yönde adımlar atmalıyız. Halı Müzesi, yöresel ürünlerin üretimi ve satış merkezinin hayata geçirmenin yollarını aramalıyız...
YORUMLAR