Emine ATAMAN KOÇ

Emine ATAMAN KOÇ

52emineataman@gmail.com

Gördes'in Köyleri

20 Ağustos 2018 - 17:09

Şubat ayının ilk günü. Gördes'in gezilecek görülecek dağları tepeleri ormanları, çayları ve şelaleleri keşfedilmeyi bekliyor.
Kalabalık bir grupla düştük yollara. İlk durağımız Kayacık.  Köy Meydanının hemen yanında bulunan kahvede köylülerle sohbet ettik, çevre hakkında bilgiler edindik.  Hemen meydan çevresinde ilginç bulduğum yapıların fotoğraflarını çektim. Kayacık, camileri, yöreye özgü mimarisiyle evleri, sokakları gerçekten görülmeye değer.    Ancak, o gün önceliğimiz Kayacık Tepesi idi. Hava güzel, tam gezginler içindi.
Geçen ay 29 Temmuz'da tekrar Kayacıktaydık. Bu kez 3.sü gerçekleştirilen Yamaç Paraşütü etkinliğini yerinde görmek için çıktık yola. Kayacık Tepesi ve Şahinkaya'nın bulunduğu tarihi coğrafyanın muhteşem manzarasında yapıldı uçuşlar. Etkinliği düzenleyerek yöremizin tanıtımına katkı veren Akhisar Gördesliler Derneği, Kayacık Kültür Derneği yetkililerine ve muhtarına teşekkürler.
Kayacık Tepesini, çok uzaklardan görüyordum. Mutlaka bir gün görmek zirvesinde beyaz bir güvercin gibi görünen yangın kulesine çıkmak hayalimdi.  On kişilik arkadaş grubuyla hep birlikte kule merdivenlerine kadar tam kadro yürüdük. Demir merdivenleri tırmanıp kuleden çevreyi seyretmek içimde ukde kaldı. Ama merdivenin başladığı yerden de manzaranın güzelliği muhteşemdi. Zirveye tırmanan arkadaşları beklerken fotoğraf çekmeye seven biri olarak boş durmadım çevreyi fotoğrafladım.
Kalemoğlu Köyü'nü Gördesliler bilir.  Ama ben bilmeyenler için anlatmak istiyorum. Kayacık Tepesini gördükten sonra uğradığımız bu köyde geniş bir çayırlıkla karşılaştık. Köyün hemen yanında olan bu çayırlıktan uzaklığı yürüme mesafesinde olan şelale yoluna girdik. Çam ağaçları, çalılıklar arasından geçtik. Şelalenin muhteşem manzarası hepimizi şaşırttı. Şubat ayı olduğundan etraf buz tutmuştu. Şelalenin düştüğü yerde bir-iki metre buz tabakası meydana gelmişti.
Kalemoğlu düğünleriyle meşhur bir köy. Geleneksel adetlerimizden gelini ata bindirerek köyün çevresini davul zurna eşliğinde dolaştırıyorlar. Kadınlar da üç eteklerini giyerek gelin alayına eşlik ediyorlar. Gördes'in birçok köyünde artık yapılmayan bu adetlerimizi ayakta tutmaya çalışıyorlar.   Yöremizin tarihini kültürünü geleceğe taşıyan böyle insanların olmasını sevindirici buluyorum.
Geleneklerimizi koruyan ve yaşatmaya çalışan kültür elçilerine destek olunmalıdır.
Gördes'e döneli yaklaşık iki yıl oldu. İstanbul'da zaman zaman yurt içi turalara katıldım. Kültür turları düzenleyen şirketin rehberi arkeolog aynı zamanda tarihçi idi. İstanbul çıkışlı turlarımız hafta sonları yapılıyordu. Salihli, Birgi, Edremit, Ayvalık, Bergama, Kozak Yaylası, Fethiye, Kaya köy, Urla, Karaburun, Çeşme, Seferihisar, Sığacık vb.
 Ülke insanının neleri merak ettiğini, nelerden hoşlandığını ve mutlu olduğunu gözlemledim. 
Turizme ben, hep bacasız fabrika gözüyle bakıyorum. Köylerde yapılan etkinliklerin tanıtılması ve bir kazanç elde edilmesinin gerekli olduğu düşüncesindeyim. Ülkemizin birçok bölgesinde yapılan moda olan bağ bozumu, ayva ve zeytin toplama festivalleri ilk aklıma gelenlerdir.
 Köylerde yaşayanların sayısı azaldı, sadece yaşlılar kaldı dediğinizi duyar gibiyim. Bilindiği gibi günümüzde artık turizm rotaları değişti. Tatilcilerin tamamı deniz, kum, güneş istemiyor. Tütün tarlaları, üzüm bağları, keçilerin, koyunların, eşeklerin, atların olduğu köyleri de görmek isteyenler bulunmaktadır. Davul-zurna eşliğinde gelin alayları, testilerin kırıldığı kına geceleri seyretmek isteyen yerli gezginler vardır.
Yöremiz bu tür turlar için çok uygun.  Daha burada değinemediğim tarihi zenginliklerimizden Oğulduruk Antik kenti çok önemli, Eski Gördes zaten tek başına tarihi hazinedir.  Var olan bu zenginlikleri değerlendirerek, turizmden para kazanmaya başlamalıyız. Bizlere düşen bu güzellikleri paylaşmaktır. Yetkililerin desteği ve yöremizin tarihini bilen kişilerle, bir-iki günlük gezi programları hazırlanabilir. Güzergahlar belirlendikten sonra da deneme gezileri yapılarak bir adım atılmış olur.
Unutmayalım, kocaman bir ağaç bir tohumla, en uzun yol bir adımla başlarmış.
Hoşça kalın değerli okurlarım'

Bu yazı 3509 defa okunmuştur.

YORUMLAR

  • 0 Yorum