Çocukluğumuz; heyecan arayışı içerisinde, mahalle kültürü ile yoğurulmuş yıllardı. 80’lerin, 90’ların çocuklarıyız biz. Saygıyla yoğrulmuş, sevgiye kucak açmış bir mahalle kültürü… Soğuk kış akşamları sobanın üzerinde mandalin kokusu… Çocuğuz, yarın okul telaşı… Birçok şey konuşur birçok şey yazarım çocukluk üzerine…
Benim büyük sorumluluklarım vardı ve ebeveynlerimden gizlice yaşardım çocukluğumu. Çünkü ablaydım ve ablalık meşakkatli bir görev. Çok derinlere inmeyeceğim. Şimdilerde çocukların kaçtığı, zorunluluk olarak gördüğü kıymeti bilinmeyen okullar; o sıralar benim, o zamanlar benim koşa koşa gittiğim eğitim yurdumdu.
Okul sadece ders yeri değil, ablalıktan sıyrıldığım, nefes aldığım, benim de bir hayatımın olduğunu, geleceğimi hatırlatan, ilmek ilmek inşa ettiğim evim, yurdum oldu. Dışarıdan bakıldığında sıradan monoton bir hayat ama içerisinde ise geleceğe tutunmak…
Sürekli koşuyoruz, durmadan. Bazen yoruluyor, hayatı sorguluyor bazen ise şükrediyoruz monotonluğumuza. Her zaman öğrencilerime dile getirdiğim bir cümle var. “Harekette bereket var”. Ama son iki-üç yılda şunu öğrendim ki; monotonlukta da bereket var. “Her sabah aynı, birbirinden farksız” dediğimiz de olmuyor değil. Ama insan şunu da farketmeli ki, o monotonluk bir gün kör karanlığa dönüştüğünde; “ Benim sakin bir hayatım vardı” diyebiliyorsunuz. O monotonluğu yakalamak zamanınızı alıyor. Siz tekrar o sürece evrilmek isteseniz de etrafınız isteyerek veya istemeyerek buna müdahale ediyor. O zaman da her gün birbiri ardı sıra, o günü getirmesini bekliyorsunuz ve acılar diniyor.
Dördüncü belki de beşinci gündesiniz. Gündelik hayata, işinize odaklandınız. Sizi seven insanlar merak ediyor soruyor. Hopp yine kör karanlığı hatırladınız. Ama okur- yazarız ya, şunu biliyor ve gülümsüyoruz. Bugünler de geçecek. Ama şunu unutmamak gerekiyor, hayat öğretici. Nasıl ki edebiyat dersinde öğretici metinler; bir durumu veya bir olayı açıklarken, bilimselliğe dem vurur, açıklamalar yapar ve gözler önüne örnekler serer. Deyim yerindeyse her şeyin fazlası zarar. Fazla fedakarlık, fazla merhamet vs vs. Sizi, siz yapan dinlendiren değerlerinizi hiçbir olay hiçbir kimse için terketmeyin. Bunları öğrenene kadar kör karanlıklarımız ile yüzleşmek zorundayız.
Demleniyoruz, dinleniyoruz. Monotonluğumuza minnettar… Ümidimizi yaşadığımız o farklı sabahları bekliyor ve akışta kalmaya özen gösteriyoruz. Elimizde ki tek hazine gelecekte… Akışta kalmak bizim anahtarımız… Geleceğe açılan kapı da biziz. Kör karanlıkları bırakıp daha çok gelişerek yolumuza devam etmeliyiz.
Yolda yaşadıklarımız öğretir veya ders verir. Dersimizi alıp yola devam etmeyi öğrenmek bizi hayatta bir üst aşamaya taşır. Sonrasında olduğumuz yer, neden olmadığımız yerlerin cevabını bize sunar. Hayata tutunun sevgili dostlar. Evrenin bize sunduğu ileti kutularını açın, okuyun. Kalbinizin tuttuğu sevinçleri yaşama arzusu ile koşun. Monotonluk, şükür sebebi ve sonrası umutların ekmeği… Seyredin, yaşayın ve sevgi ile kalın.
YORUMLAR