Eylül SEYHAN

Eylül SEYHAN

seyhanminciye@gmail.com

Suyun Yüzü ve Gece'nin Azizliği

06 Mart 2025 - 18:36 - Güncelleme: 06 Mart 2025 - 18:42

Suyun gücüne inanmak…
Zor tabi, deniz ile “yirmi üçünde”  tanışmış biri için.
Şimdilerde deniz denilince aklıma gelen,
Gün sonu…
İçli bir ayrılış sudan...
“Gün” ne yazık ki bitecek kaygısı.

Bedenimi,  kavuran güneş benimdi.
Kumsal ayaklarımın altında, yol oluverdi.
“Ayvalık” denilince aklıma gelen,
Bisiklet turu hatıramda…
“Balık- ekmek”, denizin yorgunluğunu anımsatırdı.

Şimdi durdu yollar.
Hikayemin bu boyutu ile tanışacağımı bilemezdim.
An’ lar kısacıktı mazimde.
Yaşarken ise uzun bir yol aldı.
Resmi tatillerim ve gezgin günlerim.
Evim yoktu benim.
O yüzden gezgindim.

Yollar beni çağırdı.
Ben de “yola koyulan özgür kadın” oldum.
Bir gün Balıkesir’ de bulunan Green Cafe’ de yazarken…
Öteki gün aşağı ki okula giden yolunda,
Nostaljik bir kitap cafe’ de yazarken buldum kendimi.
Ondan sonra ne mi oldu?
“Yazmak”, en güzel eylemim oldu.

İş ve spor dışında çoğu zaman yalnızdım.
İnsanların arasında kaybolmuş yalnız bir kadındım.
Sonra insanların arasından sıyrılıp yalnızlaşan kadın oldum.
 Atatürk parkı’nda bulunan bir ağacım oldu.


Herkes bir yolunu bulmuştu hayatın.
Ben ise şehirlerin yollarında kaybolmuştum.
“ Anlam bulma” çabasında…
Sevdiğim her şeyi yolculuklarda kaybettim.
Mesela en sevdiğim pembe beremi veya boyun yastığımı.

Otobüsten inme telaşı ve kavuşma arzusu sevdiklerime,
Tüm nesneleri unutmaya bedeldi o zamanlar.
Gittiğim yerlerde hep “varma” eylemini gerçekleştirmek için,
En az iki otogara uğradım.
Ben, hep çok sevdiklerini kaybeden kadın…
Şimdiler de çok sevmemeyi öğrendim.

Yorgunum, kendimden hallice.
Ruhum tam anlamıyla nerede kaldı?
Yahut nereye gitmek ister bilinmez?
Bedenim ise yorgun bekliyor öylece.
Ruhum ve bedenim farklı hülyalarda gezerler.


İkisinin hayatı da yabancı birbirine.
Ama tanıştılar birbirlerinin gerçeklikleri ile.
Beraber gezmeyi, yalnızca kalemim ile severler.
Neden mi?
Hayatın gerçekliği ve hayallerin pırıltısı,
Tuttuğum kalemimde saklı.
 
Gecenin azizliği de yine kalemime bağlı…
Taçlandırırsa gecemi,
Döküverse incilerini,
Ben susarım, hatta herkes susar.
Bir yorgan olur, karanlık gökyüzüne.
Yıldızlar, gecede çıkar ortaya.
Kalemim, gecenin azizliği ile kelam eder.

Suyun yüzüne çıkmak, geceye bağlı.
Yoksa çırpınmaktan kasıt,
Yorulmak değil midir?
Oysa suya güvenmek,
Gecenin ufkuna götürür.
O zaman yalnızca yıldızlar şahit olur,
Gecenin parıltısına.  
Olamaz mı, olabilir. J

Bu yazı 155 defa okunmuştur.

YORUMLAR

  • 0 Yorum