Ben bu sözcükleri kullanmayı o kadar çok özledim ki!
Samimi sohbetleri, derdini anlatınca derman olan insanları...
Çat kapı komşuya geçivermeyi...
Komşumuzun hoşgeldiniz diyerek güleryüzle buyur edişlerini...
Misafirlikte içeriye girer girmez buyrun diyerek verilen terlikleri...
İçerdeki sobanın yanındaki mindere oturup üşüyen ellerimi ısıtmayı...
Biraz sonra ev sahibinin kestaneleri közlemesiyle ikram edişini...
Ailece gittiğimiz komşu evinde babamın esprili hikayelerini tekrar dinlemeyi..
.İkram edilen anne kurabiyelerini...
Annemizin bizlere misafirlikte ikramların hepsini yemenin ayıp olduğu öğretisini...
Canımız istediği halde birazını tabakta bıraktığımız ikramlarda gözümüzün kalmasını...
Evimize getirilen hediye paketini açmanın ayıp karşılandığını...
Misafir gider gitmez heyecanla açılan hediye paketlerini...
Radyodaki şarkılara eşlik ederek mırıldanmayı...
Duvardaki aile resimlerimizdeki ciddiyetin yansıdığı pozlarımızı...
Sokakta yedi kiremit oynarken bir taraftan da salçalı ekmeği yemeyi...
Gazozu bardağa doldururken köpürüp taşan damlalarını...
Uğurlarken "Güle güle yine buyrun, ayağınıza sağlık "diyen ev sahiplerini...
Kapının önünde, gidiş yönüne çevrilmiş vitrindeki gibi dizilmiş ayakkabılarımızı...
Ve huzurlu, içten samimi duygularla paylaşılan geçmiş yılları özledim...
Siz de özlediniz mi? Tüm Sevdiklerim...
YORUMLAR