Gülruh DEMİREL

Gülruh DEMİREL

gulruhdemirel123@gmail.com

Eskilerde Çocuk Yetiştirme

23 Aralık 2024 - 10:21 - Güncelleme: 23 Aralık 2024 - 10:22

Sokakta çocukların cıvıltıları... Karşı komşunun kapısının önünü süpürürken yan komşuyla “Akşam ne oldu komşum biliyor musun?” sözleriyle başlayan sohbetler... Pencereden dışarıya baktığımızda “Sabah şerifleriniz hayır olsun.” diyen komşularımız... Özlemle yad ettiğimiz büyüklerimiz...
Geçmişe uzandığımızda bizleri mutlu eden öyle cümleler var ki… Annemin “Üstünüzü başınızı kirletmeyin." sözü, tam oyuna koyulduğumuz için eve girmek istemediğimiz anlarda "Ezan okunacak içeri gir!" veya "Akşam oldu şimdi baban gelecek." sözleri...
Sanatçı Beyazıt Öztürk’ün çocukluğunu anlatırken “Annem, ‘Akşam oldu şimdi ezan okunacak, çabuk gel.” derdi, o vakitler hiç namaz da kılmazdım ama annem beni hep bu cümlelerle çağırırdı.” deyişi geçmişi gülümseterek anımsatıyor.
Sokaklar o yıllarda birbirini tanıyan, yolda sohbet yapan güzel insanlarla doluydu. Geçen gün Karşıyaka'da yürüme zorluğu çeken bir kadına “Günaydın.” diye seslendim. Arkamdan zorlukla bana ulaşmaya çalışan ve seslenen kadın gülümseyen yüzü ile “Sizi hatırlayamadım, onun için arkanızdan yetişip sormak istedim.” deyince içim acıdı. Selamsız sabahsız geçen günlerimizde “Günaydın” sözüm onda merak uyandırmıştı.
Eski yıllarda çocuklar büyüklerin izinden giderdi.  Söylemek istediği duygu ve düşüncelerini "İzin verirseniz" diye başlayan cümlelerle ifade ederdi. Oturuşun, kalkışın, konuşmanın, gülmenin bile ölçülü olduğu zamanlardı.
Çocuklar büyüklerin sohbetlerinde pek söz almazdı. Misafirliğe gittiğimizde hiçbir söze karışmadan sessizce oturur, sorulan sorulara utanarak çekinerek cevap verirdik.
Babamın anlattığı bir hikâye o yılları bize çok güzel tasvir ediyor. Hikâye söyle;
Erkek evlatları evlenme yaşına gelen ve durumları pek iyi olmayan karı koca bir gün aralarında “Bu oğlanı evlendirmemizin vakti geldi de geçiyor ama nasıl yapalım da düğün dernek kuralım?” diye aralarında hasbihal ediyorlarmış. Oğulları bu sözlere kapı arkasından kulak misafiri olmuş. Annesi “Bakır kazanları satar, elde avuçta ne varsa bir hal çaresine bakarız.” deyince oğulun ağzı kulaklarına varmış. Öyle sevinmiş ki… Fakat aradan günler geçmesine rağmen düğüne ait hiçbir söz ana ve babasından çıkmaz olmuş. Bir gece oğul ocak başında ana ve babasını kahve içerken görünce, konuyu direk soramadığından “Ana baba, kazan lafına ne oldu?” diye soruvermiş.
Bu hikâyeden yola çıkarak bizim evde de üç kız kardeşin evlilik planları babamın “Hadi bir kazan lafına geçelim.” sözcükleriyle yapılırdı.
Eski yıllarda anne ve babaların şimdilerdeki gibi eğitim düzeyi yüksek olmamasına rağmen çocuk yetiştirme konusunda başarılı olduklarını düşünüyorum. Görgü kuralları, ev işleri ve el becerileri gibi öğretileri anne evde öğretirdi. Baba da ata binme, silah ve araba kullanma, hayvanlara bakma, tarla işlerini, tamirat vb. işleri küçük yaştan itibaren çocuklarına öğretirdi.
Annem, tütün tarlasında 6 yaşında tütün fidanı dağıtmaya başlamış. Babası da her zaman “Sen işten korkma, iş senden korksun.” dermiş. Çocukluğunda büyüklerin yanında dizinin üstünde oturur ve saygıyla konuşurmuş.
Hâla annemin ilerleyen yaşına rağmen turşu kurması ve, kışlık hazırlıklara katılmasına  hayranım.
Annemin çocukluğunda  ise
 Yaşamlarına sevgi katanlar ocak başında, lamba ışığında ninelerin   torunlarına anlattığı masallarmış.
Bizim evdeki yemek saatinde annemin nefis yemekleri sohbetlerle daha da bir tatlanırdı. O yıllarda yer sofrasında babamın besmeleyle yemeğe başlamasını bekler, ardından sessizce biz de yemeğe başlardık. Yemek bitince okunan Bereket duasının ardından hep bir ağızdan “Amin.” derdik. Ardından "Ben doydum Allah artırsın, sofrayı kuran kaldırsın." diyerek sofradan kalkan babam hepimizi gülümsetirdi.
O yıllarda büyüklerin biz anlamayalım diye konuştuğu şifreli sözlerin, sessiz kalmalarımızın, isteklerimizi rahatça dile getiremeyişimizin hiçbir yan etkisini yaşamıyor ortamı daima yaşanılır kılıyorduk.
Biz yine de çok mutlu çocuklardık.
Ailede eğitim çocuk yaşta başlardı. Sorumluluk duygusu gelişmiş, çalışkan, saygılı, becerikli çocuklar vardı.
Bizim çocukluğumuzun yılları işte böyleydi.
Bir yandan geçmiş, bir yandan yeni kuşak. Elbette bizim çocukluk yıllarımızın, şimdiki zamanla karşılaştırıldığında hem eksileri var hem artıları…
Görmek istediğimiz ise tüm yanlışlıklardan arınmış, sevgi ve saygının yer aldığı güzel günler…
Tüm Sevdiklerim...

Bu yazı 112 defa okunmuştur.

YORUMLAR

  • 0 Yorum