Gördesimde Ramazana hazırlık günler öncesinden başlardı. Ramazan gelse de yesem dediğim o kadar güzel tatlar vardı ki... Tahanlı ve peynirli pideler, gelinkız helvaları gibi... Ramazanda Abdullah ağabeyimizin fırını adeta buluşma yeri olur, Ramazanın ruhuna has duyguların paylaşıldığı mekana dönüşürdü.
Bazen de fırına çocuklar gönderilir. Mis kokuların arasında oruçlu beklemenin sabır öğretileri devam ederdi. Babamın Uğurlardan aldığı gelinkız helvası bile eve gelecek gelin gibi büyük bir özlemle beklenirdi. Ramazanda yardımlaşarak yapılan kuru yufkanın adı da değişir ,"Ramazan Yufkası" olurdu. Her evde en az 50-100 adet kuru yufka bulunur, iftardan önce gözleme veya haşlanmış sulu et üstüne dökülerek hazırlanıp yenirdi.
Hemen hemen her evde İftarın vazgeçilmezleri sıcak sıcak dumanı üstünde tahanlı, peynirli pideler ile tarhana çorbasıydı. Mis gibi tereyağ kokusuyla birleşen çorbamız açlığımızın son deminde sabrımızı epeyce sınardı. Ailece top atılmadan iftar sofrasına oturur, annemin tövbesini dinler, son şahadet bölümünü ailece zikrederek orucumuzu açardık.
Akşam namazı kılınır, babam ve arkadaşları beraberce teravihe giderler, dönüşte Cevdet Dayımın kahvesinde ramazan sohbetleriyle hoşça vakit geçirirlerdi. Sahurda öyle bir güzellik vardı ki... Oruç tutmadığımız yaşlarda sahur yemeğine eşlik eder, ruha huzur veren o atmosferi içimize nakşederdik. Yemeğin akabinde babamın çok kaynamış köpüksüz kahvesini pişirmek için üç kız kardeş adeta yarışırdık. Hele ramazan sonuna doğru davulcumuz (Kenanın) Halil ağabeyimizin;
Zeybek Amca Zeybek Amca
Geldi sahur zamanı
Şimdi kalkma zamanı
Bahşişleri görelim
Selamımızı verelim....
deyişleri gecemize ayrı bir renk katardı. Komşular arası ramazan ziyaretleri olur, zor durumda olanlar tespit edilir, yaralarına bir nebze merhem olunurdu.
Ramazan sonuna doğru mahallemizdeki yaşlı komşularımız yemeğe davet edilir, o gün evler temizlenir, yere serilecek sofra bezleri yıkanır, börekler açılır, sarığıburma tatlıları yapılırdı. Üç odaya atılan sofralarda yemek menüsü hayli zengindi. Çorba, göveç, pilav, üzüm hoşafı, mantı, salata, kızartma, peynirli ve tahanlı pide, börek, sarığıburmaydı. Yemek sonrasında çaya Gördesimin geleneksel tatlısı Gelinkız ve susam helvası eşlik eder, dua ile başlayan iftar yemeği Anne ve Babamın okudukları Kuranı kerim hatim duasıyla sonlanırdı. Komşularımızla paylaşılan iftar yemeği hala özlemle andığım güzel günlerdi.
Ramazan sonuna doğru Bayrama hazırlanma telaşı başlardı. Evlerin temizliği, baklava ve kulaç yapılması... Komşularımız olan rahmetle andığım ŞERİFE ve FEDİME Teyzeler sahurda bize gelirler, hünerli elleriyle baklavaları açarlardı. Baklavanın pişirilmesi ve tadının ayarı da çok önemliydi. Baklavayı fırına babam götürürdü. Annemin babama "aman tembih et baklavanın altını iyi pişirsinler" sözü hala kulaklarımdadır...
Artık evler temiz, baklavalar tatlandırılmış bayrama her şey hazırdı. Annemin en mutlu günü o gündü diyebilirim. Arife günü evdeki çocuklarla beraber kabir ziyaretine gidilir, ölmüşlerimizin kimler olduğu bizlere tanıtılırdı. Ezbere bildiğimiz Fatiha süresi okunarak dua edilir. Ölümün yaşamın bir sonucu olduğu biz çocuklara hissettirilirdi.
Ertesi gün bayramdı. Heyecanla beklediğimiz gün gelmişti. Babamı bayram namazına uğurlamamız, namazdan gelinceye kadar hazırladığımız bayram soframızda menüye; pirinç çorbası, et kavurması, pilav ve baklava eşlik ederdi. Neşeyle bayram yemeğimizi yer, günler öncesinden hazırlanan kıyafetlerimizi giyerdik. Babam mutlaka takım elbise diktirirdi. Şık bir şekilde ailece konuklarımızı beklerdik. Gelen konuklarımızla sohbetler edilir, baklava ve kahve ikram edilirdi. Bayram öncesi Tuhafiyeci Orhan abimizden alınan mendillere para ve şeker konularak hazırlanan bayram hediyeleri çocuklara zarafet içinde sunulurdu.
Babam çocuklara ayrı bir değer verirdi. İsimlerini hal ve hatırlarını sorar, hangi sınıfta olduklarını öğrenir "Aferin okuyun yavrularım" diyerek okumanın önemini vurgulardı. Çocukların kendilerini değerli hissetmelerini babamın bu güzel davranışlarını gözlemleyerek öğrendim. Öğretmenliğimde de çocukların ışıltılı gözlerindeki "Ben bir Bireyim" öğretisini daima uyguladım ve yaşattım...
Bayram ziyaretleri, akrabalarımızla ve komşularımızla bayramlaşmalar... Sinemaya gitme, bayram harçlıklarımızla dönme dolaba binmeler... En değerli yaşanmışlıklarım benim...
Hayat Bayram Olsa eskilerdeki gibi olsa sözüyle gerçekleşmesi dileğimle...
Hepinize Hayırlı Ramazanlar...
YORUMLAR