Gülruh DEMİREL

Gülruh DEMİREL

gulruhdemirel123@gmail.com

Pikniğe Gidiyoruz

05 Ağustos 2023 - 16:49 - Güncelleme: 05 Ağustos 2023 - 16:50

Bugün günlerden cumartesi… Yarın Gördes'imin o güzel ormanlarının temiz havasını içimize çekip doğayla iç içe vakit geçirme zamanı... İzmir'den Zehra halam misafir geldi. Onu en güzel şekilde ağırlayabileceğimiz yer Gördes'imizin yemyeşil çamlığı! Annemi bir telaştır aldı. Yarın için sarma ve dolma yapmaya başladı bile. Babam da bu hareketli güne bakkal Hasan Babayiğit' ten çerezleri alıp gelmiş. “Hanım! Hanım! Bunları fındık sepetinin içine koyuver, yarın piknikte yeriz!” diyor bir yandan da küçük radyoyu beze sararak fileye yerleştiriyor.
Bizler de kardeşlerimle hazırlığa başladık. Urganı damdan aldık, üzerine pamuk dolu minderi ve küçük kilimi koyup hazırladık. Çamların dallarına salıncak kurup binmek pek de keyifli oluyor. Çam kokusu sallanırken daha da bir güzel nefes aldırıyor insana. Hele arkadaşlarımız da gelirse, birlikte sallanmak daha da keyifli olacak sanırım. Şimdiden içimde bir sevinç var…
Bugün pazar... Sabahleyin kahvaltıdan sonra yine bir telaş başladı. Annem eski gazeteleri parçalara ayırarak bardak ve tabakları kırılmasın diye sarıp bahçemizden topladığımız şeftalilerle birlikte fındık sepetine koyuyor; bir yandan da kaşık, çatal, tabak, çaydanlık, şeker, el bezi, bıçak, kibrit, bulaşık bezi ve deterjanı sofra bezine sarıp sarmalıyor. Küçük tüpü de fileye yerleştirdikten sonra pilav yapmak için pirinci de yağıyla birlikte tencereye yerleştiriyor. Babaannem de ince seccadesini ve namaz örtüsünü bezden dikilmiş torbaya yerleştiriyor.
Babam da bu arada kasap Nail Esen'e gitti bile… Güveçlik alıp Abdullah ağabeyin fırınına verip, çamdan bir ara gidip getirecek.
Pikniğe ayrıca babaannemin kardeşi dayım Ahmet Bağcı, Nazire yengemi ve oğulları  İbrahim abimi de davet ettik. Yengemin kabartması da (puf böreği)  çok güzel olur. Yengem, “Çayın yanına ben yaparım Ayten” dedi. Onlarla piknik daha bir eğlenceli oluyor. Babam sürekli dayıma “Dayı, hani sen ve yengem... misafirliğe gittiğiniz de  uyumuşsunuz  ya... Eee saat kaçta uyanmıştınız?” Dayımın da gülümseyerek “Mustafa, sen de hiç bir şeyi unutmazsın!”  cevabına, kahkahalarımız eşlik ediyor.
Hikaye şöyle: Dayım ile yengem ağabeyi ve yengesi olan  İbrahim ve Edeviye Büke'nin evine gece gezmesine gidiyorlar. Hoşbeşten sonra ev sahipleri ile birlikte yengem ve dayım uyuyakalıyor. Kendi evlerinde gibi hissettikleri için olsa gerek... Yan komşu Nurten abla da o anda misafir. Nurten Abla ev sahipleri ve diğerlerinin uyuduğunu görünce,  biraz muziplik olsun diye saati 6 sularına ayarlayıp ışığı kapatıp sessizce evine gidiyor. Dayım uyanıyor. Bakıyor, ev sahipleri de uyumuş, diğer komşu da yok. Saate bakıyor. Saat 6 suları. “Kalk Nazire, uyuyakalmışız, sabah olmuş!” diyerek sessizce yola koyuluyorlar. O sırada yatsı namazına giden kişileri görünce, dayım “Sabah namazına giden kimseler de bayağı çokmuş! Ben katılmadığım için bilmiyordum... Allah kabul etsin!” diyerek eve gelip sabah namazını kılıp çayı demliyorlar. Günün ağarmasını bekliyorlar... Ama nafile! Evlerindeki guguklu saat 22.00’de 10 kez çalınca, geceye varmadan gündüzü beklediklerini anlıyorlar… İşte böyle güzel anılar süslüyor pikniğimizi!
Halam da çok mutlu... “Eski günlerdeki gibi, hep birlikte pikniğe gidiyoruz, Gördes’im gibisi yok!” diyerek, özlemini dile getiriyor...
Yürüyerek ailece eşyalarımızla ormana ulaşıyoruz. Gördes’e bakan, manzarası güzel bir yere kilimlerimizi seriyoruz. Bir yandan da bu manzarada evimizi bulmaya çalışıyoruz. Çam ağaçlarının altında annem evdeki gibi çalışmaya başladı bile. Ama nasıl olduysa tuzu unutmuş. Kahve fincanını elime veriyor ve piknik komşumuzdan tuz istememi söylüyor. Nasıl utanıp sıkılarak tuzu istediğimi halâ hatırlıyorum.
İbrahim ağabeyim de su doldurma işine yöneldi bile. Babam da radyoyu oradaki taşın üstüne yerleştirdi. Radyoyu açıp kanal ararken Zeki Müren'den “Kanaryam güzel kuşum” şarkısı çalmaz mı? Dayımın en sevdiği şarkı. Sesi de güzel olan dayım şarkıya eşlik ediyor… Bu tesadüfü babam “Ben senin için radyoya istekte bulunmuştum, piknik başlayınca dayım için bu şarkıyı çalıverin demiştim” demesi hepimizi gülümsetiyor.
Komşuya gider gibi piknikte de birbirine gitmeler, getirdiklerimizden ikram etmeler devam ederdi. Yeni arkadaşlar edinirdik. Salıncağa biner, arkadaşlarımızın getirdiği topla istop oynardık.
Bu arada pikniğe çuvallarla gelen aileler de olurdu. “Hem alışveriş hem iş bizimkisi” diyerek ailece biraz atıştırdıktan sonra çam kozalağı toplamaya giderlerdi. Gördes'imin insanlarının eğlence ile ihtiyaçlarını birleştirmeleri babaannemin çok hoşuna giderdi. “Aferin size” diyerek onlara methiyeler düzerdi.
Çaylar içilir çerezler yenilirdi. Yengemin maharetli elleriyle yaptığı kabartmaların da tadına doyum olmazdı.
Gördes'in minarelerine çıkarak ezanı okuyan müezzini gördük mü, sükût içinde dinlerdik. Büyüklerimiz birer birer babaannemin ince seccadesiyle, kıbleyi karınca yuvalarının ağızlarına bakarak tespit eder namazlarını kılarlardı.
Babam bir ara gözden kaybolurdu. “Nerelerde acaba?” demeye fırsat kalmadan sepete yerleştirdiği güvecin kokusuyla çıkıp geliverirdi. Annemin küçük tüpte pişirdiği pilav ve yengemin yaptığı salata eşlik ederdi soframıza.
Midemizin ve gönlümüzün doyduğu bu pazar gününü Gördes'imin o güzel ormanlarında geçirir, hepimizin yüzünde mutlulukla evimize dönerdik.
 Piknikte yapılan pilavlar, pişirilen kahve ve çayların en son da yenen güvecin tadı bir başka olurdu. İçine hepsinin de sevgi katılmış oluşundan olsa gerek...
Eşyalarla yürüyerek gidip döndüğümüz bu piknikler anılarımızı süslemeye devam ediyor... O yılların samimiyetini özlüyoruz…
Şirin Gördes'im ve güzel insanları...Sizleri ve Gördes'imi çok seviyorum!

Bu yazı 1200 defa okunmuştur.

YORUMLAR

  • 0 Yorum