Hüseyin TUNÇAY

Hüseyin TUNÇAY

htuncay45@gmail.com

Bir Ömür Nasıl Yaşanır?

03 Şubat 2020 - 11:03

Hayat yolunda yürürken bazen yoldaşımız olsa da genellikle yalnızlığımız daha fazladır. Böylesi bir bakıma daha iyidir. Karşılaştığınız zorluklarla, umulmadık sıkıntı ve durumlarla mücadele etme gücünüz gelişir.
Kazandığınız tecrübeler, aldığınız bilgece tavsiyeler, karşılaştığınız müstesna örnekler bu yolculukta sizin en kıymetli hazinenizdir. Bunu başardığımız vakit; yaşadığınız süreç, yaptığınız iş, içinde yaşadığımız dünya ve önünüzde uzayıp giden ömür daha anlamlı bir hâl alır.
Bu tecrübeyi, yerinde ve zamanında, ehil insanlardan hakkını vererek edindiyseniz; hayattan aldığınız zevk, neyi ne zaman yapacağınızı bilmenin gücü, eşyaya verdiğiniz değer ve insanlarla olan münasebetlerdeki enerjiniz mükemmelleşir, bakışınız farklılaşır.
Yetmiş yaşını aşmış bilge insan İlber Ortaylı'nın, ‘Hayatta Doğru Seçimler İçin Öneriler' 'Bir Ömür Nasıl Yaşanır?'* kitabını okurken, altmışını aşmış bendeniz, hep bu duygular içindeydim. Kitabı okuyup, 'Niçin ben on beş yaşındayken böyle bir kitap yoktu?' diyen gencimiz gibi bazen de hayıflandığımı söylemeliyim.  
Kronik Kitap tarafından yayımlanan 288 sayfalık eser; İlber Ortaylı ile söyleşiyi yapan gazeteci Yenal Bilgici'nin, Hoca'yı tanımanın tecrübesi ve yerinde sorularıyla elinizden bırakmadan okuyabileceğiniz şiir tadında bir 'hayat kılavuzu' olmuş.
'Bir Ömür Nasıl Yaşanır?' tavsiyeleriyle başlayan kitap; kimden ne öğreneceğimizi ve nasıl çalışacağımızı, kendimizi yetiştirme yollarını, eğitimde hangi tercihleri yapmak gerektiğini, yaşadığımız şehirden nasıl yararlanacağımızı, nerelere seyahat etmemizin elzem olduğunu anlatan bölümlerden oluşuyor. Hayata, Türkiye ve dünyaya dair bilgi ve tavsiyeler arasında dolaşırken yorulmuyor ve kaybolmuyorsunuz. Hoca'nın vurduğu 'fiskeler' bile tatlı geliyor insana!
Şimdi İlber Ortaylı Hoca'nın bilgeliğine ve hayata dair söylediklerine bakalım:
'İyi bir yaşam için: sigarayı bırakın, içki içiyorsanız çok azaltın, yağlı yemeklerden vazgeçin. Muhakkak okuyun, hikâye ve romanın hafızayı açan gücünden yararlanın. Nitelikli insanları arayın ve bulun. 25-40 yaş arasını kesinlikle sağlıklı, dengeli ve disiplinli yaşayın. (s. 15)
Çocuğunuzu, sadece kendisi olduğu, çocuğunuz olduğu için sevin. . Bizdeki büyük yanılgılardan biri,   insanlarımızın kendi başaramadıklarını çocuklarından beklemeleridir. Yapmayın, çocuklarınıza kendi yükünüzü yüklemeyin. (s. 47)
Ne yaşadıysanız yüzünüze yansır, insanın yüzü bir kitap gibi okunabilir.  (s. 49)
Üstünüze vazife olmayan şeylerle ilgilenin! Entelektüel; üstüne vazife olmayan işlerle ve kendi dünyasının dışıyla ilgilenendir. (s. 52)
'Devlet' benim gözümde beşeriyetin en mühim icadı, en mühim sanat eserimizdir. Âbidevî bir yapıdır. Çok önemli bir manevi tarafı vardır. Kültürün tam bir yansımasıdır. O yüzden devletin hakkını vermek gerekir. Bizde devletin hakkını verenler çoktu' Özellikle de Dışişleri'nde' (s. 58)
Türklerin önde gelen birçok önderi ve aydını asker saflarından çıkmıştır. Bu, bir Rönesans entelektüeli olan Fatih Sultan Mehmet Han'dan beri böyledir. Atatürk de bir entelektüeldir; en başta aldığı kurmay eğitimi buna göredir. (s. 53)
Tavsiyeleri, işe değil kişiye bakan insanlardan almalısınız. Bu tipte insanlar sizin kim olduğunuza, nasıl bir birikimle geldiğinize, neye ihtiyaç duyduğunuza bakar. (s. 30)
Dil çok önemli. Dil, insanı kafesinden çıkarıyor. Ayrıca bir tane değil, 2-3 dil bilmelisiniz. (s. 65)
Pek çoğumuzda iş ahlâkı açısından sorun var. Bizde, işini vaktinde yapmayanlar en kalabalık gruptur. İşini vaktinde ama kötü yapanlar da ne yazık ki çoktur. İşini yapmayanı bir kenara ayıracaksınız. (s. 72)
Okuyup yazarak çalışanlara, sabahları çalışmalarını, bilhassa da notlar alarak çalışmalarını katiyetle öneririm. Sabahların özel havasından faydalanmak gerekir. (s. 73)
Hareket etmekten korkmayın. Kendinizi geliştirmek istiyorsanız farklı yerlere bakacaksınız, farklı gruplara girip çıkacaksınız. Kendinizi farklı sınavlara tabi tutacaksınız. (s.81)
Herkes hukukçu olacak diye bir kaide yoktur. Bizim muslukçu da yetiştirmemiz gerekir. Bir muslukçu bazen bir hukukçudan fazla işe yarar. (s. 84)
Ben Türkçeyle yatıp kalkıyorum. Kendi dilimden şaşmam, ona özen gösteririm. Herkesin de bu özeni göstermesi lazım. (s. 89)
Bir şehri gezmek emek ister. Okuyacaksınız, harita bakacaksınız, notlar alacaksınız, fotoğraf çekeceksiniz ve defter tutacaksınız.  Şehre karışacaksınız, her yere gideceksiniz, her yere. Pazara da sokaklara da uğrayacak, insanlara arasına karışacaksınız. En önemlisi de yürüyeceksiniz. (s. 93,94)
Okumuş insanın görmesi gereken beş şehir: Petra (Ürdün), Antakya, Palmira (Suriye), Efes ve İskenderiye (Mısır)'  İstanbul bile bu şehirlerden sonra ortaya çıkmıştır. (s. 100)
Bir Türk, Avrupa'da en çok İtalya ve İspanya'da rahat eder. Özellikle İspanya'da' İspanya'nın insanı yabancı lisan bilmez ama efendidir, cana yakındır.   (s. 106)   
Çin'deki Uygur Türklerinin yaşadığı özerk bölgeyi görmeyi çok isterim. (s. 109)
Şimdi gençlere söylüyorum, zahmetten kaçmayın. Tren mi var, atlayın; yol mu var, gidin. O yaşlarda yeni yerleri görmenin zevki başkadır. (s. 111)
İslâmiyet'in en hoş yaşandığı yer Saraybosna'dır. Orada Müslümanlık, Osmanlılık ve medeniyet birleşmiştir. Ezan sade insan sesiyle okunur, pek güzeldir. (s. 129)
İyi eğitim için iyi öğretmen gerekir. Çok açık ki bu iş evvela bir öğretmen meselesidir. Eğitim, kitlenin taleplerinin dinleneceği, kasaba türü siyasetin, nabza göre şerbetin yeri değildir. Çünkü eğitim dünyanın en önemli meselesidir. (s.140)
Elit (seçkin) eğitim vermek zorundayız. Elitlik, işini iyi yapan insanların toplumda dikeyine sınıflandırılmasıdır. Bu aklın ve yeteneğin elitizmidir. (s. 159)
Çocuğunuzu ne fazla övün ne de fazla yerin. Bir çocuğu sürekli övmek iyi bir şey değildir. İnsanın çocuğundan dâhi diye bahsetmesi, devamlı yermek ve küçümsemek kadar tehlikelidir. Onun yanında olmasını bilin yeter.(s. 176)
Çocuklarınızı hayatın zorluklarına realist bir şekilde hazırlayın. Çocukların yokluğu, zorluğu, mahrumiyeti bilmesi lazım. Eğitimin tümünü okul veremez. (s. 179)
Halay bilmeyen köylü de dans bilmeyen şehirli de hayatın tadını çıkaramıyor demektir.(s.208)
Beraber dolaşmak, bir insanı tanımanın en iyi yoludur. (s. 182)
Tolstoy okumadan roman okumuş olunmaz. Dostoyevski, ruhsal analiz abidesi, Puşkin dil dehası, Turgenyev önemli bir entelektüel, Çehov tasvir üstadıdır. (s. 217) 
Mimar Sinan'ı çok iyi anlamamız gerekir, özellikle şehirciliğini' (s. 244, 245)
Bizde boy bos iyidir, kılık kıyafet de güzelleşiyor ama gençler ağzını açmayagörsün! Konuşmaya başlayınca bitti iş! Kadınlar, erkeklerden iyi giyiniyor. Erkeğimiz maalesef pasaklıdır, saçı sakalı karmaşıktır, dağınıktır. (s. 251)
Cesur olun. Kendinizi rahat hissettiğiniz alanın dışında pencereler açın. Farklı dünyalarla böyle tanışırsınız. Bir insanın bittiği an, miskinliğe esir olduğu andır. İnsan, konforundan vazgeçmeyi göze almalıdır. Kendi dünyasını yerinden kendisi oynatmalıdır.'
Okurken, en çok altını çizdiğim ve çok mühim notlar alıp işaretlediğim 'Hayat Kılavuzu' diyebileceğim bu kitap hakkında söyleyeceklerim şüphesiz bitmedi'
Bu bilge insanın engin hayat tecrübesinden, bilgi ve tavsiyelerinden faydalanmak bizim için güzel bir kazanç olacaktır. Okumak, çocuklarımızın okumasını sağlamak ve hediyeleşmelerde bu kitabı seçmek yaşadığımız hayata renk ve güzellik katacaktır.
           (*) İlber Ortaylı, Bir Ömür Nasıl Yaşanır?, 16. Baskı, Kronik Kitap, 2019  

Bu yazı 3379 defa okunmuştur.

YORUMLAR

  • 0 Yorum