1923 yılı.
28 Ekimi 29 Ekime bağlayan gece.
Çankaya Köşkünde verilen akşam yemeğinden sonra Gazi Mustafa Kemal Paşa:
- 'Arkadaşlar, yarın Cumhuriyeti ilân edeceğiz' dedi.
Gazi'nin, büyük bir dikkat ve titizlikle gizli tuttuğu fikirlerini birden ortaya atması orada bulunanlar üzerinde büyük bir heyecan ve coşku uyandırdı. Hemen çalışmalara başlandı. Hazırlıklar gece geç saatlere kadar sürdü.
Ertesi gün bütün milletvekillerinin katılımıyla TBMM tarihî kararını almak üzere toplandı. Gözler heyecanla Gazi'nin kürsüye çıkmasını bekliyordu. Yıllarca beklenen an gelmiş, yedi düvele karşı çok çetin bir mücadeleden sonra kurulan yeni Türk Devleti'nin adını koyma ve artık bu konudaki tartışmalara son verme zamanı gelmişti. Nefesler tutulmuş, heyecanla çarpan kalpler sadece bir konuya odaklanmıştı; 'Cumhuriyet'
Gazi Mustafa Kemal Paşa ağır ağır basamakları çıkıp kürsüye geldiğinde meclis bir alkış tufanıyla yankılandı. Gazi, yumuşak ve tatlı bir sesle konuşmasına başladı:
- Efendiler! Çok uzun bir zamandan beri arzuladığımız an geldi. Bu gün nihayet Yüce Allah'ın inayetiyle Cumhuriyeti ilân edeceğiz.
- Yaşasın Cumhuriyet! Sesleri salonda yankılandı.
Bütün gün devam eden çalışmalar gece de devam etti. Nihayet gece saat 20.30'da milletvekillerinin tamamının oylarıyla Cumhuriyet ilan edildi.
Gece yarısından sonra her tarafta yüz-bir pare top atışıyla duyurulan TBMM'nin bu tarihî kararı, yurt genelinde büyük bir sevinç ve coşkuyla karşılandı.
Gazi Mustafa Kemal, henüz lise çağlarında iken memleket meseleleriyle ilgilenmiş ve o yıllarda kendisinde Cumhuriyetçi fikirler yeşermeye başlamıştır. Çıkardığı gazete ve dergilerle bu fikirlerini açıklamış, gizleme gereği duymamıştır. Her Türk aydını gibi Osmanlı Devleti'nin kötü gidişatı onu da derinden yaralamış, Avrupa'da yapılan reformlar ve hızlı gelişmeler onu da etkilemiştir. Özellikle Fransız İhtilali sonunda ortaya çıkan Milliyetçilik, Hürriyetçilik ve Cumhuriyetçilik akımları onun ilgisini çekmiş, memleketin kötü gidişatını durdurmak ve Batı'nın sahip olduğu medeniyet seviyesine ulaşması yolunda kendisi gibi düşünen arkadaşlarıyla bir araya gelerek dernekler kurmuş çalışmalar yapmıştır. Padişah Vahdettin, yaveri Fevzi Paşa'dan Anadolu'da millî mücadele hareketini başlatabilecek subayların listesini kendisine getirmesini istediğinde M. Kemal'in adını göremeyince; 'Bu listede M. Kemal niye yok Paşa?' diye sormuş, Fevzi Paşa Padişahı M. Kemal'in Cumhuriyetçi fikirlere sahip olduğu yönünde uyardığında;
- Paşa! Paşa! Bu vatan kurtulsun da varsın Cumhuriyet olsun, diyerek Anadolu'ya onun gönderilmesini istemiştir. Bu Cumhuriyete giden yolda atılan ilk adımdır.
Böyle olduğu halde Gazi Mustafa Kemal Paşa Kurtuluş Savaşı yıllarında zafer kazanılıncaya kadar Millî birlik ve beraberliğin bozulmaması ve iç ve dış düşmanlar tarafından malzeme olarak kullanılmaması için Cumhuriyetçi fikirlerini gizli tutmuş, yaptığı bütün konuşmalarda vatanın kurtuluşu yanında saltanatın ve hilafetin kurtarılması hususunu da belirtmeyi ihmal etmemiştir.
Temeli Millî Egemenlik ilkesine dayanan ve 29 Ekim 1923 tarihinde resmen ilan edilen Cumhuriyete giden yol, 22 Haziran 1919 tarihinde Atatürk ve silah arkadaşları tarafından hazırlanıp bütün valilikler ve kolordu komutanlıklarına gönderilen Amasya Tamimi (Genelgesi)'nde; 'Milletin bağımsızlığını yine milletin azim ve kararı kurtaracaktır. Milletin hâl ve durumunu gözden geçirmek ve hak isteyen sesini cihana işittirmek için her türlü tesir ve denetimin dışında bir millî heyetin varlığı lâzımdır.' Denilerek millet egemenliğinin ilk işaretleri verilmiştir.
23 Temmuz 1919 tarihinde toplanan Erzurum Kongresi'nde de; ' Milleti temsil eden geçici bir hükümet kurulacaktır.' maddesi kabul edilerek millet adına hareket etmek üzere 'Heyet-i Temsiliye' adıyla bir kurul oluşturulmuştur. 4 Eylül 1919 tarihinde toplanan ve yurt genelinde birçok temsilcinin katılması sebebiyle millî bir kongre hüviyeti taşıyan Sivas Kongresi'nde de Erzurum Kongresi'nde alınan kararlar aynen kabul edilerek Cumhuriyet idaresinin çekirdeğini oluşturan Millî Egemenlik İlkesi resmileştirilmiş ve 23 Nisan 1920 tarihinde Ankara'da millet egemenliğine dayanan ve demokratik bir yapıya sahip olan Türkiye Büyük Millet Meclisi açılarak yeni Türk devletinin temelleri atılmış ve Meclis, 24 Nisan 1920 günü kabul ettiği ilk kararla, 'TBMM'nin Türk Milleti'nin gerçek temsilcisi olduğu, TBMM'nin üzerinde başka bir güç tanınmadığını' belirterek Cumhuriyete giden yolda çok önemli yol kat edilmiştir.
Zaferin kazanılmasından sonra 1 Kasım 1922 tarihinde Saltanatın kaldırılarak padişahlığa son verilmesiyle Cumhuriyete giden yoldaki büyük bir engel ortadan kaldırılmıştır. 13 Ekim 1923 tarihinde TBMM'de kabul edilen kanunla Ankara yeni Türk Devleti'nin başkenti olmuş, Cumhuriyetin ilanı yolunda önemli bir adım daha atılmıştır.
Cumhuriyet yönetiminin ilan edilmesinden sonra aynı gece TBMM, Cumhurbaşkanı seçimine geçti. M. Kemal Paşa seçime katılan 158 milletvekilinin tamamının oylarıyla cumhurbaşkanı seçildi.
'Türkiye Cumhuriyeti mesut, muvaffak ve muzaffer olacaktır.' M .Kemal ATATÜRK
YORUMLAR