Kazım GERMİYANOĞLU

Kazım GERMİYANOĞLU

kgermiyanoglu@hotmail.com

Eğitim Sistemimizin Belkemiği: Ortaöğretim

13 Kasım 2017 - 00:47

Eğitim sistemimizin önemli bir basamağı olan ortaöğretim üzerindeki tartışmalar dün olduğu gibi bugün de devam etmektedir. Onca tartışma ve değişikliklere rağmen ortaöğretime geçiş ve ortaöğretim uygulamaları konusunda bir türlü arzulanan hedeflere ulaşamamış olmamız, Cumhuriyet'in 100. Yıldönümüne oldukça yaklaştığımız şu günlerde bizi derin düşüncelere sevk etmektedir. İlköğretimden ortaöğretime nasıl geçilecektir? Geleceğimizi emanet edeceğimiz çocuklarımızın nitelikli bireyler olarak yetişmelerini nasıl sağlayacağız? Atatürk'ün gösterdiği; 'Muasır medeniyet seviyesinin üstüne' nasıl çıkacağız?...
            Bütün bu sorulara cevap bulabilmek için şöyle bir tarihe bakmamız; geçmişte, özellikle yakın tarihimizde bu konuda ne gibi uygulamalar yapıldığını görmemizin bize büyük yararlar sağlayacağı kanaatindeyim.
Cumhuriyetle birlikte yeni bir kimlik kazanmış olan Türk Milleti'nin eğitim sisteminin de, Cumhuriyet'in ilkeleri doğrultusunda ele alınıp yeniden kurulması gerekiyordu. Türk Milleti'ni her alanda çağdaş medeniyet seviyesine ulaştırmayı hedefleyen Atatürk, eğitime çok büyük önem vermiştir. Bunu gerçekleştirmede Atatürk'ün ilk amacı, ilkokuldan üniversiteye kadar öğretimin her aşamasında; toplumumuzun yapısına, millî hakikatlere ve ihtiyaçlarımıza uygun modeller bulunması olmuştur. Bundan dolayıdır ki; ilk önce kısa bir süre içinde cahilliği ortadan kaldırmak ve bütün yurtta okuryazar oranını arttırmak için gereken çalışmaların yapılmasını istemiştir. Öncelikli hedef olarak da; eğitim ve öğretim birliğini sağlamaya, eğitimin bir plan dâhilinde yapılmasına, eğitim programlarının ülke gerçeklerine göre hazırlanmasına ve kültür merkezlerinin kurulmasına büyük önem vermiştir.
 Atatürk eğitimi bir bütün olarak ele almış ve ilköğretimden yükseköğretime kadar her alanda çalışmalar yapmıştır. Cumhuriyetle birlikte her kademede yeni okullar açılarak kız erkek ayrımı yapılmaksızın bütün çocuklarımızın ve gençlerimizin hizmetine sunulmuştur. Ortaöğretim alanında da birçok faaliyetler yürütülmüştür. Bu çalışmaların önemini daha iyi anlayabilmek için, öncelikle Cumhuriyet'in Osmanlı Devleti'nden devraldığı mirası hatırlamanın ve ortaöğretimin tarihçesine kısaca göz atmanın yararlı olacağı kanaatindeyim. 
Cumhuriyet kurulduğu zaman ülkenin genel görünümü; 13 milyon nüfus, ilkel bir tarım, yok denecek kadar sanayi, madenlerin büyük çoğunluğu, limanlar ve demiryolları yabancı şirketlerin yönetiminde, 153 ortaokul ve lise, sadece bir üniversite var. Halkın sadece % 7'si okur - yazar, bu oran kadınlarda % 1 bile değil. Ortaokullarda 543, liselerde 270 kız öğrenci okuyor. Ekonomik bakımdan yarı sömürge durumunda, kişi başına düşen gelir 4 lira, kişi başına ortalama kamu harcaması 50 krş. Altyapı her alanda yetersiz. Bilim hayatı ve düşüncesi yok denilecek düzeyde. Anadolu araştırmayan, sorgulamayan, nakilci medreselerin elinde. Her yanda tarikatlar, tekkeler, dergâhlar. Kanunlar çağın gereklerinin çok gerisinde. Kadınların ilke olarak toplumsal hayatları ve hiçbir hakları yok. Kadınların da bir gün erkekler gibi, doktor, mühendis, avukat, belediye başkanı, milletvekili, bakan olabileceklerini hayal etmek bile zor. Ne seçme hakkı bulunuyor, ne de seçilme. Kısacası, vatandaş sayılmıyorlar. Ülke neredeyse bütünüyle ve pek çok alanda ortaçağı yaşıyor (1)
Başta Atatürk olmak üzere, Medenî Avrupa'nın bir parçası olmayı temel hedef olarak benimsemiş olan Cumhuriyet'in mimarları, bu tablonun ancak eğitim yoluyla değiştirilebileceğini düşünerek, millî eğitime çok büyük önem ve öncelik vermişlerdir.
 Osmanlı Devleti'nde bu alanda faaliyet gösteren okullar olarak; Medreselerin orta kısımlarını görürüz.  Tanzimat Dönemi'nde; İdadî ve Sultanîleri, Yabancı dilde öğretim yapan Kolejler ve azınlık okullarını görmekteyiz.(2)  Tanzimat'ta kurulan Rüştiyeler, sübyan okuluna dayalı kurulduğu için, ilkönce ortaöğretim okulu olarak düşünülmüş, ancak daha sonra İdadiler açılınca, ilköğretim sınırları içinde kalmıştır. 1869 Yılında yayınlanan Genel Eğitim Tüzüğü ortaöğretim okulları olarak İdadi ve Sultanileri getirmiştir. 1910'lu yıllarda ise ortaöğretim okulları; Medreseler (orta kısmı), İdadiler, Sultaniler ve Öğretmen Okulları idi. Ayrıca yerel yönetimlerce açılan meslek okulları içinde de ortaöğretim sayılabilecek okullar vardı. Kurtuluş Savaşı yıllarında da ortaöğretimin bu yapısında bir değişiklik olmamıştır.(3)
Ancak, özellikle İdadi ve Sultanilerin açılmasıyla, eğitim ve öğretimdeki farklılık sebebiyle, ortaöğretimde yine iki türlü kuruluş meydana gelmiştir ki; bu iki türlü kuruluşa gidiş, tıpkı önceki farklı okulların ortaya çıkardığı gibi, değişik insan tipleri yetiştirerek, eğitim hayatımıza, zaman ve emek kaybından başka bir şey getirmemiştir.(4)  İdadi adı ilk 1773'te açılan askeri okul için kullanıldı. Sübyan okulundan alınan öğrenciler idadi sınıfında okuduktan sonra askeri okula (Tıp) alınıyorlardı. Aldığı öğrencilerin yaşları ve okuttuğu dersler yönünden ortaöğretimden çok, ilköğretimin sınırları içindeydi. 1869 Eğitim Genel Tüzüğü, dört yıllık rüştiyenin üzerine üç yıllık idadiyi getirmiştir. 1880'den sonra, rüştiye ile birlikte il merkezlerinde yedi yıllık, ilçe merkezlerinde beş yıllık idadiler açıldı. İkinci Meşrutiyet'ten sonra kimi idadinin adı sultaniye çevrildi. 1923'ten önce Anadolu ve Trakya'da dördü yatılı yirmi bir sultani vardı. 1923'te sultanilerin adı lise oldu. 1924'te de bunlardan yalnız birinci devresi (rüştiye) olanlar ortaokul adını aldı.
Atatürk, daha Kurtuluş Savaşı yıllarında, hatta düşmanın Ankara'ya çok yaklaştığı bir sırada 15 - 22 Temmuz 1921 tarihleri arasında Maarif Kongresini toplayarak, eğitim alanında yapılacak çalışmaların da, düşmanın Anadolu'dan atılması kadar öncelikli olduğunu göstermiştir.  22 Eylül 1924 tarihinde yaptığı bir konuşmada; 'En mühim, en esaslı meselemiz; eğitim meselesidir. Eğitimdir ki; bir milleti, ya hür, bağımsız, şanlı, yüksek bir toplum halinde yaşatır, ya da bir milleti esarete, sefalete ve köleliğe terk eder.' diyerek eğitimin önemini vurgulamıştır.
 Atatürk öğretmenlere hitaben yaptığı konuşmalarda; 'Cumhuriyet;  ilmen, fikren ve bedenen kuvvetli ve yüksek seciyeli muhafızlar ister.' diyerek,  Cumhuriyet için eğitimin önemini açıkça belirtmiştir. Bu nedenle 3 Mart 1924 tarihinde çıkarılan Tevhid-i Tedrisat (Eğitim ve Öğretimin Birleştirilmesi) Kanunuyla eğitim ve öğretim birleştirilmiştir. Bu kanunla, mahalle mektepleri ve medreseler kapatılırken, Tanzimat okulları geliştirilmiş ve yabancı okullar Maarif Vekâleti(Millî Eğitim Bakanlığı)'nin gözetim ve denetimine verilmiştir. Böylece Millî Eğitim Bakanlığı bütün eğitim ve öğretim işlerinin tek yetkili ve sorumlu mercii haline gelmiştir. Ortaöğretim ile ilgili olarak; aynı yıl yapılan bir düzenlemeyle Rüştiyeler ve İdadiler, üç yıllık ortaokul ve üç yıllık lise haline getirilmiştir. Böylece ortaöğretim ilkokula dayalı üçer yıllık iki kademe şeklinde yapılandırılmıştır. (5) 
 Milli Eğitim Bakanlığı Maarif Heyet-i İlmiyesi' nin 15 Temmuz 1923 de başlayan ilk toplantısı, hazırlık dönemi Cumhuriyet eğitiminin en olumlu çalışması ve aynı zamanda Milli Eğitim Şuralarının bir çeşit başlangıcıdır. Artık cephe savaşı kazanılmış, eğitim savaşına başlanmıştır. Bu toplantıda, Türkiye'nin bütün eğitim sorunları detaylı bir şekilde ele alınmıştır. Birinci Heyet-i İlmiye'de ortaöğretim alanıyla ilgili olarak ise; "Sultani" adının "lise" olmasına karar verilmiş, liseler bir ve iki devreli olmak üzere iki kademeye ayrılmıştır. 1923'den önce 55 olan ortaöğretim kurumu sayısı, Cumhuriyet'ten sonra hızla artarak bir yıl içinde 74 ‘e ulaşmıştır.(6)
  1924 yılında toplanan İkinci Heyet-i İlmiye, Türk eğitim sistemini yeni devlet düzenine uydurmak ve eğitim sistemini yeniden kurmak amacıyla toplanmıştır. Okulların dereceleri, ders kitapları, müfredat programları vs üzerinde durulmuştur. İkinci Heyet-i İlmiye' de alınan kararlar:
1- Liselerin altı yıla çıkarılması,
2. Kız liselerinin de öğretim süresi bakımından erkek liselerine eşit olması,
3. Kız ve erkek lise programlarının aynı olması,
4. Bir devreli liselerin ortaokul haline getirilmesi ve bunların tek bir öğrenim bütünü olarak sayılması,
5. Ortaokul ve liselerin üçer yıllık ayrı ayrı okullar olması,
 6. 1 Eylül 1924 tarihinden itibaren bir devreli liselerin 'Orta mektep' adını almaları,
 7. Liselerde uygulanan haftalık ders saati sayısının 30 olması,
 8. Liselerde öğretimin parasız olması, (şimdilik zenginlerden biraz para alınması),
 9. Ortaokul ve ilkokulların ders kitaplarının yarışma usulü ile yazdırılması,
10. İlköğretimde kitapsız işlenecek dersler için rehberler yayınlanması kararlaştırılmıştır.
Üçüncü Heyet-i İlmiye, 1926 Yılı başında Maarif Vekili Necati Bey başkanlığında, bakanlık ileri gelenlerinden, bazı liselerin müdürlerinden ve müfettişlerden oluşan 19 kişilik bir heyet halinde toplanmıştır. Bu toplantıda ortaöğretim ile ilgili alınan bazı önemli kararlar ise şunlardır:
 1. Liselerin belirli merkezlerde çoğaltılarak takviye edilmesi
 2. Öğretmen okullarının takviye edilerek çoğaltılması
 3. Meslek okullarının takviye edilerek çoğaltılması
 4. Yatısız ortaokulların karma okul haline çevrilmesidir. (7)
 Millî Eğitim Şuralarında, gerek millî eğitimin ihtiyaçlara göre yeniden yapılandırılması, gerekse eğitim ve öğretimin sorunlarına çözüm yolları bulunması amacıyla gerçekleştirilen bir başka çalışma yöntemi de, daha geniş katılımlı Millî Eğitim Şuraları toplamak olmuştur. Bu şuralarda şüphesiz ortaöğretim ile de ilgili birçok çalışma yapılmış ve kararlar alınmıştır.
Atatürk'ten sonraki dönemde ortaöğretimle ilgili gelişmelerle ilgili sohbetimize gelecek hafta devam edeceğiz.
********************************************************************
1-       ÖZAKMAN, Turgut (2005). Şu Çılgın Türkler, Bilgi Yayınevi, 30. Basım, Ankara.
2-      AKSU, Meral (2002). Cumhuriyetin 79. Yılında Eğitimimiz, Ankara
3-       BAŞARAN, İbrahim Ethem (1994). Türkiye'de Eğitim Sistemi, 2. Basım, Ankara.
4-       KOÇER, Hasan Ali (1975) Türkiye'de Modern Eğitimin Doğuşu ve Gelişmesi (1773 – 1923), 2. Basılış, MEB Basımevi, İstanbul.
5-        M.E.B. (2003). Sayısal Veriler 2002-2003, MEB Yayınları, Ankara.
6-       CİCİOĞLU, Hasan (1985). Türkiye Cumhuriyeti'nde İlk ve Ortaöğretim (Tarihi Gelişimi), 2. Baskı, AÜ Basımevi, Ankara.
7-       AKKUTAY, Ülker (2001). Cumhuriyet Döneminde İzlenen Eğitim Politikaları, Gelişmeler, Sorunlar, Öneriler, Ankara.

Bu yazı 1157 defa okunmuştur.

YORUMLAR

  • 0 Yorum