Beyaz Adamlar'ın Amerika Kıtası'na egemen olmaya başladığı yıllarda, bir Kızılderili, avladığı hayvanların kürklerini satmak için pazara getirir. Bir Beyaz Adam, Kızılderili'yi öldürür ve kürklerine el koyar. Kızılderililer, kürkleri çalınan arkadaşlarının öldürülmesine bir anlam veremezler;
' Beyaz Adam bunu neden yapmıştır ki? O zaten, kürkleri Beyaz Adam'a vermek için getirmişti Pazar yerine!..'
Bu olaydan sonra pazar yeri Kızılderililer tarafından lanetlenir ve oraya 'Manhattan' yani 'Büyük sarhoşun yeri' adı verilir'
Barış ve özgürlük havarisi geçinen Amerika Bileşik Devletleri'nin, barış gömleğini çıkarıp, savaş gömleğini giydiği 11 Eylül 2001 tarihinde kimlerin uçakları tarafından ve hangi amaç için yıkıldığı hâlâ anlaşılamayan Dünya Ticaret Merkezi'nin bulunduğu alandır; 'Manhattan'.
11 Eylül 2001' de cereyan eden bu olayla ABD, aradığı fırsatı yakalamıştır aslında. İsa'ya şükreder Bush. 'İntikam! İntikam!' sesleri ve 'Yeni Haçlı Seferleri' naraları yükselir Amerikan yönetiminden. Kore ve Vietnam savaşlarında desteği alınamayan Amerikan halkı bu savaşa 'evet' demiştir. ABD'nin Afganistan'daki ajanı Usame Bin Laden sayesinde, Asya kökenli ve Müslüman olan herkese 'terörist' gözüyle bakılması sağlanmış, Amerika'nın taşeronları olan şeriatçı(!) örgütler de buna çanak tutmuşlardır.
Bush'un sözcük olarak Türkçe karşılığı 'çalı'dır. Laden de 'çalı' demektir. 2000'li yılların başlarında insanlık çalılıkların arasında kalmıştı anlayacağınız' Ve biz, çalılıkların arasında çömelip ne yapılacağını çok iyi bilen bir milletiz!
Belki de dünya tarihinde ilk kez bir savaş, düşman belli olmadan ilan edilmişti. Artık bundan böyle Amerika'nın parmağıyla işaret ettiği her yerde olabilirdi düşman. Buna kimse itiraz edemezdi!
Amerika'nın, Laden'i yakalamak için Afganistan'a saldırması aklı başında hiçbir insana inandırıcı gelmedi. Çünkü asıl hedef Ortadoğu'ydu. İsrail tankları hemen 'terörist avı' bahanesiyle Filistin'i işgal ettiler. Dünya sessizdi; 1994 yılında kendisine Nobel Barış Ödülü verilen Yaser Arafat yapayalnız bırakılmıştı. Sonra asıl hedefe yöneldi Haçlı ve Yahudi ittifakı; sonradan asılsız olduğu açıklanan 'kimyasal silah bulundurma' bahanesiyle Saddam yönetimini yıkıp, Irak'ı parçalara ayırmak ve zengin petrol yatakları üzerine çöreklenmek için Birleşmiş Milletler Örgütü'nün de desteğini alarak Irak üzerine çullandılar, sonrası malûm. Peki, Irak'tan sonra durdular mı? Hayır, önce Libya sonra Mısır ve nihayet Suriye' Fırat'ın doğusuna ve batısına gelip yerleştiler. Kendilerine yeni taşeronlar buldular; IŞİD, PYD/YPG, SDG, El Nusra'
ABD; cinayetler, soykırımlar ve yağmalamalar üzerine kurulmuş bir ülke. Katledilen masum insanların haddi hesabı yok. Çıkarları söz konusu olduğunda hiç tereddüt etmeden sizi satar. Yeni nüfuz alanları ve sömürmek, tek arzusudur onun.
Yıl 1966. Ay'a insan göndermek üzere kolları sıvayan NASA, planlanan çalışmalar doğrultusunda astronotları, Navaho Kızılderilileri'ne ayrılan rezervasyon topraklarında eğitmeye başlar. Bu yerin seçilmesinin nedeni, o bölgenin yüzey şekillerinin Ay'a çok benzemesidir. Eh, benzer tabii, Kızılderililere öyle bir yer verilmiştir ki, orada da tıpkı Ay gibi hayat yoktur!..
Uzay kıyafetleri giydirilen astronotlara Ay'a indiklerinde ne yapacakları, nasıl davranacakları anlatılırken, yaşlı bir Kızılderili'nin yanında bir çocukla birlikte çalışmaları her gün izlediği görülür. Aradan geçen birkaç gün sonra çocuk yanlarına gelir: ' Beni babam gönderdi. O, Beyaz Adam'ın dilini bilmiyor. Ben okulda öğrendim. Babam, bu garip aletler ve kıyafetlerle burada günlerdir ne yaptığınızı soruyor.'
Bir NASA yetkilisinin, Ay'a gitmek üzere olduklarını, bunun için astronotları eğittiklerini anlatması üzerine Kızılderili çocuk babasının yanına geri döner' Bunun üzerine günlerdir hiç kımıldamadan duran yaşlı Kızılderil,i koşarak astronotların yanına gelir ve nefes nefese Navaho diliyle bir şeyler söyler. Söyleneni anlamayan NASA görevlileri, babasının arkasından koşarak gelen çocuğa bakarlar' Çocuk, Beyaz Adam'ın Ay'a gideceğini öğrenince babasının çok heyecanlandığını anlatır ve kendisinin Ay'a bir mesajı olduğunu, onu da yanlarında götürüp götüremeyeceklerini sorduğunu söyler. Günlerdir güneş altında ciddi ciddi çalışmaktan sıkılan görevliler bir teyp uzatırlar: 'Babana söyle, mesajını bu teybe söylesin. Söz, giderken yanımızda götüreceğiz. '
İhtiyar Kızılderili, çocuğunun Beyaz Adam'ın sözlerini Navaho diline çevirmesinden sonra teybe bir şeyler söyler, sonra da kızgın adımlarla uzaklaşır oradan. Mesaj şöyledir:
'Bu adamlara dikkat edin! Topraklarınızı almaya geliyorlar!..'
Yararlanılan Kaynak: S. Akın, ONLAR HEP ORADAYDI, T. İş Bank. Kültür Y. 2010
YORUMLAR