Ortadoğu coğrafyasının haritası değişiyor. Kendilerine ittifak ya da koalisyon adını veren güçler, bir gün Yemen'de, bir gün Irak'ta, bir gün Suriye'de yaptıkları hava operasyonları ve güdümlerindeki örgütlere yaptırdıkları kara operasyonlarıyla adım adım hedefe doğru ilerlemektedirler.
Barış Antlaşması adını verdikleri ve son Osmanlı Hükümetine zorla imzalattırdıkları, hukuki hiçbir geçerliliği olmayan Sevr gündemde.
Sevr haritasını gözümüzün önüne getirelim. Doğu Anadolu ve Güneydoğu Anadolu'nun tamamı Ermenistan'a ayrılmış durumda. Hatta Karadeniz ve İç Anadolu Bölgelerimizdeki bazı illerimizde bu haritanın içinde. Batı Anadolu ve Trakya Yunanistan'a, Karadeniz Bölgemizin doğusu Pontus Rum Devleti olarak Rumlara, , Adana, Çukurova, Zonguldak ve İç Anadolu'da bazı topraklarımız Fransızlara, Akdeniz Bölgesi ve Ege Bölgesi'nin geri kalan bölümleri İtalyanlara ve İstanbul başta olmak üzere Anadolu'da kalan diğer topraklar ise İngilizlere verilmiş. Göstermelik olarak bize bırakılan yerler ise Ankara ve civarında birkaç ilden ibaret.
Mondros Ateşkes Antlaşmasıyla İngiltere'nin resmen işgaline giren ve dünyanın dört tarafından akın akın Yahudilerin göç ettirildiği Filistin toprakları, yani vaat edilmiş topraklar. Yıllarca Osmanlı'nın kurdurmamak için büyük çaba sarf ettiği Siyonizm'in ana merkezi; İsrail.
Hedefler belli; Büyük İsrail, Büyük Ermenistan ve Büyük Yunanistan yani Bizans. Bu karar, çok önceleri İngiltere'nin başkenti Londra'da filizlendirilip ABD'nin başkenti Washington' da olgunlaştırılarak kesin şekli verilen bir karardır.
Peki, bugün en fazla üzerinde uğraşılan Kürdistan nerede?
Sevr'de sonlarda küçücük bir madde, sadece Hakkâri' den ibaret.
Şu anda Anglo- Amerikan ittifakının yatıp kalkıp üzerinde durdukları tek hedef; Büyük Kürdistan. Bundan 10 sene önce Irak'ın kuzeyinde bir oldubittiyle kuruldu ve büyütülüp güçlendirilmeye çalışılıyor. Ancak, bu devletin etrafı Ermenistan'a ve İsrail'e vaat edilen topraklarla dolu. Bir süreliğine bu vaatler rafa kaldırıldı, tabii bu devletler de haberdar edilip izinleri alınarak. Şimdi bütün dikkatler, Suriye'de Büyük İsrail'in vaat edilen toprakları ve aynı zamanda Büyük Ermenistan haritasının da içinde yer alan ancak çoğunlukla Türkmen ve Arapların yaşadığı, IŞİD- PYD çatışmalarıyla Kürtlere takdim edilen Kuzey Suriye toprakları üzerinde. İsrail genelkurmay başkanı resmen açıklıyor; sıra Türkiye'ye de gelecek. Yani Büyük Kürdistan için yapamayacağımız fedakârlık yoktur. Peki, ama niye Büyük İsrail değil de Büyük Kürdistan. Azılı İslâm düşmanı Yahudi acaba niçin hararetle Müslüman bir devlet olan Kürdistan'ın güçlenmesi için sabırsızlanıyor ve her türlü desteği veriyor. Oysa gerek Kuzey Suriye ve gerekse Kuzey Irak kendisine vaat edilmiş kutsal topraklar içinde.
Ermeni lobisi, başta ABD olmak üzere dünyanın pek çok yerinde mücadelesini sürdürüyor ve büyük destek görüyor. Hedefi; mevcut Ermenistan topraklarını, Doğu ve Güneydoğu Anadolu, Hatay ve Çukurova ile Suriye'nin büyük bölümünü dâhil ederek Akdeniz kıyılarına kadar uzanan Büyük Ermenistan'ı gerçekleştirmek.
Yahudi lobisi var gücüyle uğraşıyor. Hedefleri; Arabistan içlerinden Mısır'a kadar uzanan, Filistin, Irak, Ürdün, Suriye ve Güneydoğu Anadolu'nun tamamını içine alan Siyonizm'in ana merkezini oluşturacak Büyük İsrail'i kurmak.
Yunan ve Rum lobilerinin Yunanistan ve Fener Rum Patrikhanesiyle müşterek yürüttükleri Megalo idea dedikleri büyük hedefleri ise; ilk planda Batı Anadolu ve Trakya, nihai olarak Karadeniz ve İç Anadolu'yu da içine alarak Bizans İmparatorluğunu hortlatacak Büyük Yunanistan idealini gerçekleştirmek.
Vatikan destekli Londra- Washington hattında bir Anglo- Amerikan Projesi olarak tek merkezden yönetilen ve birçok Müslümanın katledilmesine ve İslâm şehirlerinin enkaza dönüşmesine sebep olan bu vahşi senaryoların temelinde yatan gerçek niyet nedir acaba?
Aynı coğrafya üzerinde büyütülen ve birbiriyle kesiştirilen devletler.
Zalim devletlerin desteğinde kazandıkları ufak tefek muharebelerle başları dönen, kendilerini büyük fatihler olarak gören zavallı milletler, gelecekte kendilerini nasıl bir akıbetin beklediğini biliyorlar mı acaba?
Katolik olsun, Protestan olsun Haçlı ruhu ve kiniyle dolu Batı (Latin) Hristiyan ittifakının, ne İsrail, ne Bizans, ne Ermenistan ve ne de Kürdistan gibi bir kaygılarının olmadığı bir gerçektir. Onların tek hedefi vardır; Müslümanların eline geçmesini bir türlü hazmedemedikleri ve birinci Haçlı Seferinde ele geçirip sonradan tekrar Müslümanlara kaptırdıkları, Hz. İsa'nın doğduğu ve Hristiyanlığın kutsal beldesi olan Kudüs'ü elde edip ebedi olarak ellerinde tutmak ve bunu garantiye almak için eski Mezopotamya yani bugünkü Irak, Suriye, Filistin ile Mısır ve Anadolu'ya hâkim olarak Kutsal Hristiyan Latin İmparatorluğunu yeniden kurmaktır. Bunu anlamak için tarihe şöyle bir göz atmak yeterlidir.
Bu ittifak, uzun vadede Ortadoğu'da ne Ortodoks Bizans- Yunan ne Apostolik-Gregoryen Ermenistan, ne Musevi İsrail ve ne de Müslüman bir Kürdistan istemez. Bütün bunlar nihai hedefe ulaşmak için tasarlanmış ara hedeflerdir.
YORUMLAR