Çocukluk ve gençlik dönemlerimizde büyüklerimizin anlattıkları kıssadan hisse hikâyelerden biri:
'Vaktin birinde geçimini topraktan sağlayan fakir bir çiftçi varmış. Bu çiftçinin her yıl ekip biçtiği iki dönüm tarlası ile tarlasını sürmekte kullandığı iki de öküzü varmış.
Bir gün yine tarlasında çift sürerken tepede iki adam belirmiş. Adamlardan biri ayrılırken diğeri yanındaki ağaca çıkıp bağırmaya başlamış:
-Anlayamadım ben bu dünyanın fendini! Anlayamadım ben bu dünyanın fendini!..
Saatlerdir yakıcı güneşin altında tarlasını sürmeye çalışan fakir çiftçi başını kaldırıp adama bakınca, ağaçtaki adam daha yüksek sesle bağırmaya başlamış:
-Anlayamadım ben bu dünyanın fendinii! Anlayamadım ben bu dünyanın fendinii!..
Yorgun çiftçi bu sözlere bir anlam verememiş, başını iki yana sallayıp, çiftini sürmeye devam etmiş. Ama adam bu defa daha fazla bağırmaya başlamış:
-Anlayamadım ben bu dünyanın fendiniii! Anlayamadım ben bu dünyanın fendiniii! Anlayamadım ben bu dünyanın fendiniiii!..
Çiftçi durmuş, bir süre ağaçtaki adama bakmış, adam bağırmaya devam etmiş:
-Anlayamadım ben bu dünyanın fendiniii! Anlayamadım ben bu dünyanın fendiniiii!..
Bunun üzerine çiftçi, işini bırakıp adama doğru yürümüş, ağaca yaklaşınca:
-Yahu arkadaş! Deminden beri bağırıp duruyorsun; hayırdır, nedir senin derdin? demiş.
Ağaçtaki adam:
-Ben bağırmayayım da kimler bağırsın, bunu da mı görecektim; iki öküzün var, yalnız birisiyle çift sürüyorsun, yazık değil mi hayvana? demiş.
Çiftçi omuzlarını çekmiş:
-Yooo! Ben iki öküzle çift sürüyorum, demiş.
Adam gülmüş:
-O zaman, ben yanlış görüyorum demek ki!.. Dön hele arkana bir bak, bir öküzle mi, iki öküzle mi sürüyorsun!..
Çiftçi dönüp bakmış; sahiden de öküzünün biri yok. Feryadı figan tarlasına doğru koşmaya başlamış, bir aşağıya bir yukarıya koşuşturmuş ama öküz yok.
-Şu derenin içinde mi acaba? diyerek dereye doğru inip gidince, ağaçtaki adam hemen atlayıp tarladaki ikinci öküzü de alarak sırra kadem basmış.
Garip çiftçi, oflaya puflaya eli boş tarlasına geri dönmüş, bakmış, ne ağaçtaki adam var ne de öküz' Derinden bir 'offf!..' çekmiş' Başını ellerinin arasına alıp olduğu yere çökmüş, öylece kala kalmış. Saatler sonra kendisine gelmiş' Bir ağaca, bir tarlasına bakmış, sonra hızla yerinden kalkarak ağaca doğru koşmaya başlamış, çıkmış ağacın tepesine ve avazı çıktığı kadar bağırmış:
-Anladım ben bu dünyanın fendinii! Anladım ben bu dünyanın fendiniii! Anladım ben bu dünyanın fendiniiii!..
Çiftçinin hüzünlü sesi, geniş vadide yankılanıyormuş'
Öküzleri alanlar, dereyi çoktan geçmişler''
Aylar, yıllar, asırlar geçmiş ama fakir çiftçinin sesi, hâlâ o vadide çınlar dururmuş'
YORUMLAR