GÖRDES,10 Eylül 1919
Güneş, gün boyunca Gökseki Yaylası'ndan Atalan Yaylası'na, Çomaklı Dağı'ndan Kayacık Tepesi'ne uzanan bağ, bahçe ve çam ağaçlarının süslediği geniş vadiyi aydınlatmış ve artık yorgun düşmüş olacak ki, yavaş yavaş uzak tepelerin ardındaki istirahatgâhına doğru çekiliyordu.
İki atlı, atlarının eyerlerini çekerek karınlarını topukladılar. Akşam olmadan Gördes'e ulaşmak istiyorlardı. Müftü İsmail Hakkı Efendi ile Balıkesirli Hacim Muhittin Efendi, İkindi namazını Kılcanlar Köyü'nde kılmışlar ve hemen yola koyulmuşlardı. Susayan atlarını suladılar. Bir süre Gördes Çayı' nın yatağında çay boyunca ilerlediler.
Alaşehir Kongresi'nden dönüyorlardı.
Kongreye, çevre vilayet ve kazalardan çok sayıda temsilci katılmış, dokuz gün boyunca birçok konu konuşulup tartışılmıştı. Evvela Saruhan Sancağı'nın, sonra Batı Anadolu'nun ve nihayet Vatan'ın tamamının bütünlüğünün korunması ve işgal altındaki yerlerin düşmandan kurtarılması için çok mühim kararlar alınmıştı.
Şimdi sıra; alınan bu kararların tatbik edilmesindeydi. Bu, hiç de kolay olmayacaktı. Zira, karşımızda sadece Yunan değil, bütün dünya vardı. İkinci bir Çanakkale mucizesi gerçekleştirmek gerekiyordu. Cenâb-ı Hakk'ın yardımıyla bu da başarılacaktı. Bunu, şimdiden görür gibiydiler.
Kendilerine, uzaktan refakat eden Kuva-yı Seyyare milislerinin görevi burada bitiyordu. Müftü İsmail Hakkı Efendi, atını yavaşlatarak onlara döndü ve elini kaldırarak müfrezeyi selâmladı. Karşıdan Gördes Kuva-yı Millîyesi'ne bağlı yirmi kadar atlı milis onları karşılamaya gelmişlerdi.
Selâmlaştılar ve hızla yollarına devam ettiler. Gördes göründüğünde artık güneş ışıkları tamamen kaybolmuştu. Tahta köprüden geçerken, önce Pazar Camii'nden ve sonra da Yağcı Emir Camii'nden yükselen ezan seslerini diğer camilerden gelen ezan sesleri takip etti.
Hacı Ethem Bey, beraberinde cemiyetin ve Gördes'in ileri gelenleri ve bir kısım ahalinin de bulunduğu kalabalık bir toplulukla onları karşıladı. Atlarından inip kucaklaştılar. Konuşa konuşa Hacı Ethem Bey'in evine doğru yürüdüler. Namazlarını kılıp yemeklerini yedikten sonra, Cemiyet Binası'na gitmek üzere evden ayrıldılar
Gördes Kuvayı Millîye Cemiyeti'nin geniş salonu tıklım tıklım dolmuştu. Hacı Ethem Bey, Müftü İsmail Hakkı Efendi ve Hacim Muhittin Efendi birlikte salona girdiklerinde salonu dolduranlar, hep birlikte ayağa kalkarak onlara yer gösterdiler.
Gelenlerin selâmını alanlar bir bir oturdular, herkes oturunca Cemiyet Reisi Hacı Ethem Bey:
- Kasabamızı şereflendiren çok kıymetli misafirimiz; Alaşehir Kongre Reisi, Balıkesir Mutasarrıfı ve Delegesi Muhterem Hacim Muhittin Efendi, bu mühim kongrede kazamızı temsil eden Müftümüz Muhterem İsmail Hakkı Efendi, Kıymetli Arkadaşlarım, Beyefendiler!
Bu gün, burada, bir arada bulunmaktan bahtiyarım. Hepiniz hoş geldiniz!
Hayırlara vesile olması temennisiyle cemiyetimizin dördüncü toplantısını açıyorum.
Yirmi beş gün evvel cemiyetimizi temsilen Alaşehir'e giden Müftü Efendi, bu kutsi vazifeyi ifa edip hayırlısıyla kasabamıza avdet etmiştir. Gelirken yalnız da gelmemiş, çok muhterem bir misafiri de beraberinde getirmiştir. Balıkesir Mutasarrıfı ve Alaşehir Kongresi Reisi Muhterem Hacim Muhittin Efendi şu an aramızda. Kendisine cemiyetimiz ve kasabamız adına tekrar hoş geldiniz diyorum. Hacim Efendi, kongrede alınan kararlarla alâkalı olarak sizlere malûmat verecek, ben sözü kendisine bırakıyorum. Buyurun Hacim Bey!
- Aziz vatanımızın, şirin beldesi Gördes'in aziz ve lâtif insanları, Kıymetli kardeşlerim!
Bu akşam, sizlerle birkaç saatte olsa, sohbet etmeyi bana nasip ettiği için, yüce Mevlâ'ya şükürler olsun. Muhterem Müftü Efendi'nin kazanızı temsil ettiği gibi bu kardeşiniz de şimal komşunuz Balıkesir'i temsilen Alaşehir Kongresi'ne iştirak etti. Diğer vilayetlerimizi temsilen gelen kıymetli delegelerimizin umumî teveccühleri neticesinde kongre reisliğine münasip görüldük. Onların bu teveccühleri istikametinde, bu kutsî vazifeyi ifa ederek gönül rahatlığıyla Balıkesir'e, evime, ocağıma avdet etmenin bahtiyarlığı içinde sizlere kongrede aldığımız, bölge sathını, hatta bütün vatan sathını alâkadar eden kararlar hakkında malûmat vermek istiyorum.
Alaşehir Kongresi, mahallî bir kongre olmakla beraber, alınan kararlar itibariyle millî bir karakter arz etmektedir. Kongreye; Alaşehir, Manisa, Balıkesir, Soma, Akhisar, Sındırgı, Kasaba, Salihli, Kula, Eşme, Buldan, Gördes, Demirci, Uşak, Ödemiş, Birgi, Bozdağ ve İnegöl'ü temsilen on sekiz delege iştirak etti. 16 Ağustos tarihinde başlayan kongre dokuz günlük bir müzakereden sonra 25 Ağustos'ta nihayete erdi.
Malûmâliniz; Düne kadar reayamız olan Yunan kâfiri, Avrupalı devletlerden aldığı yardım ve destekle önce devletini kurdu, sonra işi daha da ileri götürerek gözünü elimizde kalan son topraklara; Anadolu'ya dikti. Bu defa da, yine İngilizlerin ve Fransızların kışkırtmaları neticesinde, asırlık rüyası olan Megalo İdea'sını hayata geçirmek için faaliyete geçti. Bölgemizin incisi güzel İzmir'e asker çıkararak işgal etti. Tabii bu sadece başlangıçtı. Arkası gelecekti ve geldi. Süratle topraklarımızda ilerledi ve ilerliyor. Diyorlar ki; bu geçici bir işgaldir, bir süre sonra terk edip gideceğiz' Maalesef bizimkiler de aynı sözleri söylüyor; Hükûmet, İzmir Mutasarrıfı ve Manisa Mutasarrıfı' Hepsi de ağız birliği yapmışçasına; kimse mukavemete kalkışmasın, bu işgaller geçicidir' diyorlar. Düşmanın hakiki niyetini görmek için müneccim olmaya lüzum yok. Birazcık aklı olan küçücük çocuklar dahi bunu anladılar. Hâlbuki soysuz Yunan, topraklarımızı sadece işgal etmekle kalmıyor, içindeki kini kusuyor, asıyor, kesiyor, zulmediyor, kadınlarımızın kızlarımızın namusuna tasallut ediyor. Hükûmet ise acz içinde, hâlâ aynı tavrı sürdürmekte ısrar ediyor. İşte böyle karanlık dönemlerde ortaya çıkan, bu büyük milletin içinde sakladığı bir cevher vardır; Kuvayı Millîye Ruhu! Hemen hemen bütün vilayet ve kazalarımızda Müdafaa-i Hukuk Cemiyetleri ve bunlara bağlı olarak Kuva-yı Milliye Teşkilatları kurularak, işgalcilere karşı hükûmetin yapması gerekeni yapmaya başladılar. Türk Milleti'nin henüz ölmediğini gösterdiler. Milletin ruhunda kendiliğinden tecelli eden bu ulvî hareket, çığ gibi büyümeye başladı. Ancak, bu cemiyetler ve teşkilatlar müstakil olup birbirinden bîhaber ve başına buyruk hareket ettiklerinden beklenen tesiri gösterememektedirler. İşte bu sebeple; Milletin içinde yeşeren millî hareketi teşkilatlandırarak daha tesirli hale getirmek ve düşmanın ilerleyişine dur demek için; önce Balıkesir Kongresi'ni, sonra da Alaşehir Kongresi'ni tertip ettik. Muhtelif vilayetler ve kazalardan gelen delegelerle, dokuz gün boyunca meseleleri müzakere ettik. Bu müzakereler sonunda, çok mühim kararlar aldık. Alınan bu kararlardan birincisi; Hiçbir esbabımucibeye dayanmadan, başta İngilizler olmak üzere İtilaf kuvvetlerinin keyfi kararlarıyla ve tamamen düzmece evrakla Yunanlılar'a mal edilen bu aziz vatan topraklarının ilhakı maksadıyla, bir oldubittiyle üzerimize salınan Yunan palikaryalarına karşı vatan toprakları sonuna kadar müdafaa edilecektir.
İkincisi; Millî Müdafaa ve Mücadelemizin muvaffakiyete ulaşması için, muhitimizde bir kuvvet teşkil edilmek üzere kâfi miktarda asker toplanıp silah ve teçhizatı temin edilecektir.
Üçüncüsü; Mustafa Kemal Paşa ve arkadaşları tarafından Amasya'dan neşredilen Millî Tamim' de zikredilen hususlara katiyetle riayet edilecek ve Sivas'ta toplanacak olan Millî Kongre'ye iştirak etmek üzere her vilayetten halkın reyi ile seçilmiş üçer tane delege acilen Sivas'a gönderilecektir.
Dördüncüsü; Daha evvel aynı maksat ve niyetle toplanan Balıkesir Kongresi'nde ve Erzurum Kongresi'nde alınan bütün kararlara da aynen riayet edilecektir.
Kongre de son olarak; Yaklaşan düşmana karşı vatanın müdafaası için Aydın'dan, Karesi[1]'ye kadar geniş bir cephe teşkili kararlaştırılarak müzakerelere nihayet verilmiştir.
[1] Balıkesir.
YORUMLAR