Kazım GERMİYANOĞLU

Kazım GERMİYANOĞLU

kgermiyanoglu@hotmail.com

Yangın-32

19 Kasım 2018 - 14:40

İkindi güneşinin ayva sarısı ışıklarının, birer kristal tanesi gibi parlattığı çınar yapraklarının arasından süzülerek duvarlarında kıpırdaştığı yüksek tavanlı geniş odanın tam ortasında ayakta duran Hacı Ethem Bey, ufuktaki dağların zirvelerinden hızla kayıp gelen bulutları seyrediyordu. Yeleğinin sağ cebinden çıkardığı köstekli gümüş saatine baktı:
-Çok gecikti! Ne oldu acaba?
               Sağa sola bakındı, masanın önündeki koltuğa doğru yürüdü, sehpanın üzerindeki gazeteyi alarak oturdu. Gazeteyi açıp okumaya başlamıştı ki, kapı tıkladı.
-Giriniz! Diyerek gözlerini kapıya yöneltti. 
               Müftü İsmail Hakkı Efendi selâm vererek odaya girdi. Hacı Ethem Bey ayağa kalkarak:
               - Ve Âleykümselâm Hocam! Hoşgeldiniz! diyerek yer gösterdi, birlikte oturdular.
- Gelmedi mi? Diye sordu Müftü İsmail Hakkı Efendi.
- Yok, hayır henüz gelmedi, dedi Hacı Ethem Bey ve devam etti:
- Çok gecikti, meraklanmaya başladım!
- Gelir gelir, Nasuhzâde sözünün eridir,  gelişine mani olan bir şey olmuştur mutlaka.
- Evet, öyle! diyerek konuyu değiştirdi Hacı Ethem Bey:
- Uşak-Alaşehir Heyet-i Merkeziyesi, Demirci Hareket-i Millîye Redd-i İlhak Heyeti Reisliğine, Demirci'de yangından perişan olanlar için iki bin liraya kadar sarf yetkisi vermiş.
               Müftü İsmail Hakkı Efendi:
               -Alaşehir Kongresi'nde; Demirci'de daha evvel Ağustos ayında meydana gelen yangında zarar gören altmış kadar hane için yardım yapılması teklif edilmiş lakin kabul edilmemişti. Sadece teessürlerimizin bildirilmesi ile iktifa edilmişti.
               -Ama bu defa ki yangın büyük; üç yüz hane kül olmuş. Büyüklerimizin anlattıkları seneler önce kasabamızın dörtte üçünü yok eden 'Koca Yangın' a benzer bir felâket. . Cenâb-ı Hakk, Demircili kardeşlerimizin yâr ve yardımcısı olsun. Evvelâ  'Büyük Çekirge Felâketi' ardından yangın, yine yangın, diğer tarafta; Yunan ha geldi ha gelecek!.. Milletçe çok çetin bir imtihandan geçiyoruz.
- Allah Celle Celâlühü masumlar, sabiler yüzü suyu hürmetine bu necip milleti daha fazla zelil olmaktan muhafaza buyursun'
               -Âmin hocam!
 O sırada dışarıdan sesler duyuldu.
               -Nasuhzâde geldi herhalde, dedi Müftü İsmail Hakkı Efendi eğilip pencereden baktı:
               -Evet, O! Yanında birisi daha var.
               Tahta merdivenden sert adımlarla çıkan Nasuhzâde Mustafa Efendi ile beraberindeki selâm vererek odaya girdiler.
               -Ve Âleykümselâm Mustafa Bey, Hoşgeldiniz! diyerek ayağa kalktı Hacı Ethem Bey ve kucaklaştılar.
               -Merak etmeye başlamıştık sizi, dedi Müftü İsmail Hakkı Efendi.
               -Haberi alır almaz hemen yola çıktık. Lâkin kalabalık bir Rum çetesiyle karşılaştık'
               -Nerede?!.. Diye sordu Hacı Ethem Bey.
               -Şahinkaya'ya yaklaşmıştık. Kayacık istikametinde ilerlerken birden önümüze çıktılar. Lâkin bizi karşılarında görünce gerisin geri dönüp kaçmaya başladılar.
               -Hiç kurşun atmadan mı?
               -Ya evet, öyle bir kaçışları vardı ki görmeliydiniz'
               -İyi ki size rastlamışlar. Kim bilir, kaç garibin canını yakacaklardı kefereler'
               -Akhisar'ın bazı köyleri çok rahatsızlarmış bu çetelerden. Epeyce takip ettik, dörtnala kaçtı korkaklar. Daha fazla gecikip sizi merak ettirmemek için takipten vazgeçip döndük. Bu korku, bir müddet yeter onlara.
               -Akhisar Kuva-yı Millîyesi'ni hemen haberdar edeyim. Neyse, Mustafa Bey, bugün Sivas'tan' Heyet-i Temsiliye' den bir telgraf aldım. Çanakkale taraflarında Anzavur Ahmet adında bir şaki etrafına topladığı kalabalık bir kuvvetle isyan çıkarıp millî kuvvetlere saldırmış. Kuva-yı Seyyare kumandanı Çerkez Ethem Bey, isyanı bastırmakla vazifelendirilmiş. Ethem Bey yanına Parti Pehlivan Ağa'yı da alarak kalabalık bir kuvvetle isyanı bastırmak üzere Çanakkale'ye gitmiş. Onun gidişini fırsat belleyen Yunanlılar aynı gün Salihli'ye hücum ederek Sart'ı işgal etmişler. Ancak Salihli'ye gelmiş bulunan Altmış sekizinci Alayın birinci taburu cepheye sürülerek Yunan hücumu püskürtülmüş. Lâkin Yunan Ordusunun tekrar taarruz ihtimali varmış, Bu sebepten dolayı, Çerkez Ethem Bey dönünceye kadar civarda bulunan mahallî milis kuvvetlerinin Salihli'ye sevk edilerek cephenin takviyesi isteniyor.
-Bu Anzavur neyin nesiymiş Hacı Bey?
-Alaylı bir Jandarma subayı iken saray tarafından kendisine paşalık verilen Ahmet Anzavur adında biri. Aldığı direktif ve yardım üzerine, Kuva-yı Muhammediye adı ile kuvvetler teşkil ederek millî kuvvetlere saldırmış.
-İsyan nerede başlamış?
 -Balıkesir- Bursa arasında; Manyas, Gönen, Susurluk dolaylarında başlamış. Ama genişleyerek Biga'ya hatta Çanakkale'ye kadar genişlemiş.
-Hey Ya Rabbim! Şu işe bak! Gavûrlarla mı uğraşırsın, bu çakallarla mı?
-Hemen hareket etmeniz icap ediyor Mustafa Bey.
-Peki, Hacı Bey! Derhal hazırlanıp yola çıkıyoruz. Buralar size ve Molla Mehmet Efendi'ye emanet.
-Evvelâ Allah'a sonra bize!
-Haydin, Allah'a emanet olun!
Nasuhzâde Mustafa Bey, iki yüz atlı süvariden oluşan milis gücünün başında Salihli'ye doğru hareket etti. Hacı Ethem Bey ile Müftü İsmail Hakkı Efendi dörtnala giden süvarilerin arkasından bir süre baktılar. Hacı Ethem Bey:
-Yunan işgalini telin için Akhisar'da ve Balıkesir'de de mitingler yapılmış.
-Faydası olur inşallah! Hiçbir gayret boşa gitmez.
-General Milne tarafından Yunanlılarla aramızda bir hudut hattı tespit edilerek Harbiye Nezaretine verilmiş. Türk kuvvetlerinin bazı yerlerde üç kilometre kadar geri çekilmeleri isteniyormuş.
-General Milne, daha evvel de Yunanlılara Bergama ile Manisa arasındaki bölgenin işgali için izin vermemiş miydi?
-Evet, Harbiye Nezareti'nin bütün itirazlarına rağmen Milne, bu kararında diretmiş. Soma'nın Çerkez ve Cinge köyleri ahalisi göç etmek mecburiyetinde kalmışlar. Ortaya çıkan Milne Hattı'nı ellerinde tutabilmek için Yunanlılar tekrar saldırılara başlamışlar. Ödemiş'te de birçok köyün boşaltılmasına sebep olmuşlar. Ancak aynı gün büyük bir kuvvetle Salihli cephesine de hücum ettilerse de, iki günlük bir müsademeden sonra herhangi bir muvaffakiyet elde edemeden çekilmişler. Bu teşebbüs, Yunanlılara pek pahalıya mâl olmuş; tam üç yüz asker zayiat vermişler.  Yunanlıların bu hareketi üzerine Heyet-i Temsiliye yeni kuvvetler teşkili işini hızlandırmak üzere emirler vermiş.
Müftü İsmail Hakkı Efendi:
-Vakit bir hayli ilerledi, güneş batmak üzere, hazırlığımızı yapalım, diyerek ayağa kalktı. Hacı Ethem Bey de palto ve atkısını alarak birlikte cemiyet binasından çıktılar.
Güneş Kepez Dağı'na çenesini dayamış,  iyice uzayan gölgeler arasında telaşla koşuşturan Gördeslileri gülümseyerek seyrediyordu.  

Bu yazı 1020 defa okunmuştur.

YORUMLAR

  • 0 Yorum