Gördes Kuva-yı Millîye Cemiyeti üyeleri, o gece Müftü İsmail Hakkı Efendi'nin evinde toplanmışlardı.
Kaymakam Hulusi Bey hasta olmasına rağmen toplantıya katılmıştı. Kuva-yı Millîye Cemiyeti'nin tüm üyeleri toplantıda hazır bulunuyorlardı. Gördes eşrafından Hacı Süleyman Ağa, Zahireci Davut Efendi, Zekeriya Dede, Hacı Sadık Efendi' de orada bulunuyorlardı.
Gördes Kuva-yı Millîye Cemiyeti Başkanı Hacı Ethem Bey:
- Ağalar! Hoş geldiniz! Kaymakam Beyimiz çok hasta olmasına rağmen büyük ehemmiyet arz eden bu toplantıda bizi yalnız bırakmadı sağolsun. Malûmâliniz; Kuva-yı Seyyare, komşumuz Demirci'de karargâh kurmuş durumda. Rotası bize doğru ha geldi ha gelecek. Ahali tedirgin. Hepsi başına buyruk bu kaçaklar güruhunun şehri yağmalamasından endişe ediyorlar. Bizden tertibat almamızı bekliyorlar. Yaklaşan bu tehdide karşı ne gibi tedbirler alabiliriz? Fikri olan buyursun söylesin, diyerek gözlerini odada bulunanlar üzerinde dolaştırdı.
Arkalardan bir ses yükseldi:
-Şehrimiz sahipsiz değil sizlere güveniyoruz. Ordumuz gelene kadar bu çetelerden bizi muhafaza edin. Canımız, ırzımız, namusumuz, malımız, çoluk çocuğumuz sizlere emanet.
Bu sözleri titreyen sesiyle Zekeriya Dede söylemişti. Büyük bir üzüntü ve endişe yaşadığı her halinden belliydi. Hayatının son demlerini yaşayan Zekeriya Dede'nin bu haykırışı toplantıda bulunanlar üzerinde büyük tesir uyandırmıştı.
Müftü İsmail Hakkı Efendi odadaki hüzünlü ortamı biraz rahatlatma ihtiyacı hissetti:
-Ethem Bey netice de bizden biri. Kuvvasına sahip çıkıp ahaliye zarar vermelerine mani olacaktır. Biz de bunları memnun ve def-i belâ etmek için sühuletle iskân ve iaşe ederiz.
Hacı Süleyman Ağa:
- Çerkez Ethem'i bir eve misafir ederiz. Diğerlerini de iskân eder yerleştiririz. Bir kaç binden fazla gayr-ı muntazam ve mağlubiyet sebebiyle büsbütün çığırından çıkmış olan bu kuvvetlere karşı şehrimizi ve insanımızı korumak vazifemizdir.
Müftü İsmail Hakkı Efendi:
- Allah-ü Zül Celal'e dua edelim. Mağlubiyetten çılgına dönmüş bu insanların kalplerine merhamet versin. İnşa Allah hayırlısıyla bu badireyi atlatacağız. Müsterih olunuz. Cenâb-ı Hakk yâr ve yardımcımızdır.
Kaymakam Hulusi Bey:
- Ağalar! Beyler! Dostlarım! Belâyı def etmek ve ahali zarar görmeden bu badireyi atlatmak için biraz sabır, feraset ve fedakârlık gerekmektedir. Hepimiz üzerimize düşen mesuliyeti lâyıkıyla yerine getirir isek, hayırlısıyla bu tehlikeyi savuştururuz. Bunun için hazırlıklarımızı yapalım. Kuva-yı Seyyare'ye karşı olan niyet ve tavrımızı belli etmeyelim. Elimizden geldiğince ihtiyaçlarını karşılayıp evlerimizde misafir edelim. Müftü Efendi'nin de dediği gibi nihayetinde bizlerden insanlar. Alâka ve yardımlarımız onlara tesir edecek bir nebze de olsa mağlubiyetin acısını unutturacaktır. Zaten ordumuz da peşlerinde, onlar da daha fazla düşman kazanmak istemeyeceklerdir. Soğukkanlılıkla hazırlıklarımızı yapalım. Aile fertlerimize, eşimize dostumuza da sükûnet ve feraset telkin edelim. Misafirperverliğimizi gösterelim. Herhangi bir çatışmaya girmeden uğurlayalım. Demirci istikametindeki bölgelere nöbetçi bırakalım. Yaklaşan bir grup olduğunda hemen bizi haberdar etsinler. Ahaliye de toplu bulunmalarını, yalnız bulunmamalarını duyuralım.
Kaymakam Bey'in bu tavsiyeleri toplantıda bulunanlar tarafından uygun görüldü ve bir an önce evlerine dönüp hazırlık yapmak için kıpırdanmalar başladı.
Kaymakam Hulusi Bey:
- Yeni güne hayırla uyanmak üzere hepinize hayırlı geceler, diyerek ayağa kalktı.
Odada bulunanlar da hep birden ayağa kalkarak birbirleriyle musafaha edip hayırlı geceler dileyerek tek tek odadan ayrıldılar.
YORUMLAR