Kazım GERMİYANOĞLU

Kazım GERMİYANOĞLU

kgermiyanoglu@hotmail.com

Yangın-73

24 Eylül 2019 - 19:02

Gece geç saatlerde müfreze kumandanlarından Küçük Halil Efe telaşlı bir halde Kuva-yı Seyyare kumandanlarından Kurmay Yüzbaşı Halil Bey'e gelerek:
               - Biz gayrı harp edemeyiz. Erlere itimadımız kalmamıştır. Dedi.
               - Bu çok vahim bir haber, hemen Ethem Bey'e haber vermeliyiz, diyerek Yüzbaşı Halil Bey, Küçük Halil Efe'yi yanına alıp doğru Çerkez Ethem Bey'in yanına götürdü. Nöbetçiler Ethem Bey'in uyuduğunu, ancak sabah görüştürebileceklerini söylediler. Ancak Yüzbaşı Halil Bey:
               -Konu çok elzem! Bir an evvel görüşmemiz lâzım! Diyerek ısrar edince, nöbetçilerden biri:
-Peki Beyim, ben bir sesleneyim! Diyerek yukarı çıktı.
Bir müddet sonra Çerkez Ethem Bey'in gür sesi duyuldu:
-Halil! Ne var gecenin bu vaktinde beni uykudan edecek kadar?
-Şey! Beyim, affedin! Çok mühim olmasa rahatsız etmezdim!
-Söyle hele!
-Müfreze içinde huzursuzluk var! Efrâd, harp etmek istemediklerini söylüyorlar!
-Nedenmiş?!
-Bilmem! Küçük Halil Efe de yanımda, efrada itimatlarının kalmadığını söylüyor.
-Efrâd ne yapmış ki itimatları kalmamış? Gel hele yukarıya gel!
Yüzbaşı Halil Bey, Çerkez Ethem'in yanına çıkarak bir süre görüştüler.
Çerkez Ethem Bey:
               - Bu vaziyette harp imkânı kalmadığı anlaşılıyor, derhal hazırlanın gidiyoruz! Dedi.
               Halil Bey, süratle merdivenlerden inip müfreze kumandanlarının bulunduğu eve doğru koşar adım yürüdü.
               Yüzbaşı Halil Bey, Parti Pehlivan Ağa, Halil Efe ve Sarı Efe'nin de bulunduğu Çerkez Ethem'e bağlı kuvvetler, Gece saat 05'te Gördes'ten ayrılarak Kayacık Kasabası'na doğru hareket ettiler. Kayacık, Gördes'e bir saat mesafede ve düşman karakollarına oldukça yakın bir bölgedeydi.
               Halil Efe ve Sarı Mehmet Efe yolda Parti Pehlivan'ın yanına gelerek;
               -Dayı! Neler oluyor? Ne yapmak istiyor bu herif?
               Diyerek, bu durumdan duydukları rahatsızlığı dile getirdiler.
                Parti Pehlivan Ağa:
               -Yeğenlerim, ben de sizin kadar rahatsızım. Emme, biraz sabırlı olmalıyız, belki Çerkez'i ikna edebiliriz. Acele etmeyelim. Hem yanında yüklü miktarda altın ve cephane de var. Bunlar, Yunan'ın eline geçerse felâket olur, dedi.
               -Yalnız şunu bil ki Dayı; eğer bir delilik yapar da Yunan'a iltihak etmeye kalkarsa, biz Çerkez'i öldürürüz! Dedi Halil Efe.
               Parti Pehlivan Ağa, Sarı Efe'ye baktı. O da Halil Efe'nin sözlerini başıyla tasdik etti.
               -Tamam yeğenler! Siz meraklanmayın, ne gerekirse onu yaparız. Haydi, siz şimdi yerinize gidin de bu şaşkınları işkillendirmeyelim.
               -Tamam Dayı! Diyerek yanından ayrıldılar.               
                                                                               KAYACIK, 5 Şubat 1921
               Kayacık'a gelen Kuva-yı Seyyare Birlikleri, bir süre burada kalıp durumu değerlendirdikten sonra, daha güvenli gördükleri Kayacık'ın biraz ilerisindeki değirmene çekildiler. Düşman karakolları değirmenin çok yakınındaydı. En önde bulunan Çerkez Ethem'in ağabeyi Tevfik, beraberinde Küçük Ethem de olduğu halde derhal sınırı geçerek Yunanlılara teslim oldular.
               Çerkez Ethem ve Müfreze Kumandanları, Kayacık Değirmeni'nde toplanarak durumu yeniden değerlendirdiler. Çerkez Ethem yerinden kalktı, bir süre tek başına dolaştı, hiç konuşmuyor, sürekli düşünüyordu.  Bir ağacın dibine gelerek durdu. Artık çok uzaklarda kalan Salihli'ye doğru uzun uzun baktı; Karargâhı gözlerinin önüne geldi. Derin bir nefes alıp iç geçirdikten sonra Bozdağlar'ın doruklarına doğru yöneltti bakışlarını. Bastırdığı isyanları düşündü; Anzavur'u, Çopur'u, Çapanoğlu'nu. Birden gözlerinin önünde Ankara beliriverdi;  Mustafa Kemal Paşa, İsmet Paşa ve diğerleri, sonra biraderleri Reşit ve Tevfik. Büyük bir hınçla kavradığı dalı sıktı sıktı. Önce ince bir sızı sonra elinden damlayan birkaç damla kan onu kendisine getirdi. Nice sonra kumandanların yanına gelerek gözlerini bir noktaya dikip konuşmaya başladı:
-Ağalar! Bütün ağır top ve cephaneyle beraber düşmana ilhaktan başka çaremiz kalmamıştır.
               Halil Efe öfkeli bir sesle:
               - Ne? Bizim için çok lüzumlu bulunan kudretli bataryaları ve topları Yunana mı teslim edeceğiz?
               Sarı Mehmet Efe de ileri atılarak:
               - Bu şerefsizlik olur! Böyle bir şerefsizliği ben yapamam. Yapacak olan da varsa karşısında beni bulur!
               Parti Pehlivan Ağa ortamı yumuşatmak istedi:
               - Batarya ve topları orduya teslim etsek!
               Çerkez Ethem:
               - Hayır, bu imkânsız! Kardeşlerim Tevfik ve Reşit Yunanlıların elinde, sadece batarya ve topları değil, her şeyi Yunanlılara götüreceğim.
                Çerkez Ethem'in bu sözü üzerine Halil Efe ve Sarı Mehmet Efe şimşek gibi atlarına atlayıp bataryaların etrafında iki tur attıktan sonra Çerkez Ethem' e doğru yaklaştılar. Halil Efe:
               - Biz, topları orduya götürüyoruz! Kabul etmeyen varsa gelsin alsın!..
Hızla geri döndüler, top ve bataryaları da alarak Kayacık'a doğru hareket ettiler.
Parti Pehlivan Ağa:
               - Ethem Bey, gel gâvura teslim olma' Tamam, seni anlıyoruz' Ancak, senin gâvura gitmene gönlümüz razı değil' Bari dağda eşkıya kal!
Çerkez Ethem:
               - Hayır Pehlivan! Ok yaydan çıktı bir kere. Bu yolun dönüşü yok. Ben artık buralarda kalamam. Benim yerim kardeşlerimin yanı. Bana engel olmayın!
               Pehlivan ilk defa Çerkez Ethem'e karşı hiddetlendi:
               - Gayri ben yoğum! Bundan böyle beni sayma! Ne halin varsa gör! Diyerek arkasını dönüp uzaklaştığı esnada müfreze içinde bir hareketlenme oldu. Kuva-yı Seyyare' nin önemli kumandanlarından Çerkez Çakır Efe ileri atıldı:
               - Benim vatanım burası! Ben gözümü bu topraklarda açtım! Bu topraklar beni besleyip büyüttü! Dedelerim yurtlarından kovulunca bu büyük millet bize kucak açtı. Ay yıldızlı al bayrak altında yaşadım! Bir başka bayrak altında ölmem! Sizinle pazarlığımız gâvura tüfek atmaktır! Yoksa gâvura gidip teslim olmak ve ordumuz ile harp etmek değildir!
               Çerkez Çakır Efe; Enver Paşa emrinde bulunup büyük yararlılıklar göstermiş bir kumandandı. Hava çok soğuk olmasına rağmen alnında biriken terler yanaklarına doğru yuvarlanmaya başlamıştı. Hiddetten iri göğsü inip kalkıyordu. Daha fazla konuşamadı. Atının eyerini çekip hızla geri döndü.

Bu yazı 974 defa okunmuştur.

YORUMLAR

  • 0 Yorum