SUNUŞ
Bizim nesil, büyüklerimizin anlattıkları 'Eski Gördes' anılarını dinleyerek büyüdü. Bunların içinde özellikle derin iz bırakan iki önemli olay vardı ki, her anlatışlarında onları ilk günkü kadar heyecanlandırır ve duygulandırırdı; 'YANGIN' ve 'GÖÇ'.
'YANGIN' bir devrin kapanışı, 'GÖÇ' ise yeni bir devrin başlangıcıdır.
'YANGIN'; acı, elem, zulüm, vahşet, fedakârlık ve kahramanlığı, 'GÖÇ' ise; korku, panik ve yeni bir hayatı simgeler.
Batı Anadolu'da; Manisa'nın şirin bir ilçesi olan Gördes merkez olmak üzere işgal dâhilinde bulunan Sındırgı, Demirci, Simav, Selendi, Kula, Salihli ve Akhisar yörelerinde 1919-1922 yılları arasında yaşanan düşman istilasına karşı verilen çetin mücadelenin ve işgal acılarının anlatıldığı 'YANGIN', gencecik yaşlarda daha hayata ve birbirlerine doymadan toprağa düşen Gördes Kızı Şehit Makbule Hanım ile eşi Şehit Halil Efe'nin ve onlarla birlikte dondurucu soğuğa, kavurucu sıcağa, açlığa ve her türlü olumsuzluğa rağmen aylarca dağlarda gerilla savaşı veren Demirci Kaymakamı İbrahim Ethem Bey, Gördes Kaymakam Vekili Hacı Ethem Bey, Parti Pehlivan Ağa, Molla Mehmet Efendi, Müftü İsmail Hakkı Efendi ve daha nice mücahitlerin kahramanlıklarını ve fedakârlıklarını gözler önüne sermektedir.
Eskilerin 'İSTİKLÂL HARBİ', yeni kuşağın ise 'KURTULUŞ SAVAŞI' olarak bildiği MİLLÎ MÜCADELEMİZ'e yönelik eleştiri ve saldırılar maalesef son yıllarda artış göstermiştir. Bilen bilmeyen, ilgili olsun olmasın; kahramanlık, fedakârlık, acı ve ıstırap dolu o çetin mücadeleyi ve kazanılan büyük zaferi, insafsızca eleştirmekte, karalamakta ve hatta yok saymaktadır.
Yaşanan onca olaya, yaşayanların anlattıklarına ve hatta bizzat kaleme aldıkları hatıratlarına rağmen böyle bir saldırıya cüret gösterenler, Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ün şu sözlerine kulak vermelidirler; 'Tarih, bir milletin kanını, hakkını ve varlığını hiçbir zaman inkâr edemez.' 'Tarih yazmak, tarih yapmak kadar mühimdir. Yazan yapana sadık kalmazsa değişmeyen hakikat, insanlığı şaşırtacak bir hâl alır.'
Birçok acı ve elemin, kahramanlık ve fedakârlıkların yaşandığı çetin bir döneme yönelik bu pervasız saldırılar, böyle bir romanın yazılmasını zorunlu kıldı.
'YANGIN' adıyla kaleme aldığım bu roman; tamamen o günlerin canlı şahitleri olan büyüklerimin anlattıklarından ve yazılan günlük ve hatıratlardan yola çıkarak yaşanan olayları, aslını bozmadan ve abartıya kaçmadan olduğu gibi yansıtan belgesel bir roman niteliği taşımaktadır.
Romanın kahramanlarından biri olan rahmetli dedem Mustafa'nın; telefonsuz, televizyonsuz, bilgisayarsız o muhabbet günlerinde, gaz lambası ışığında anlattığı hatıraları yanında, diğer büyüklerimizden dinlediklerim ve yıllar sonra tanıma bahtiyarlığına eriştiğim Demirci Kaymakamı rahmetli İbrahim Ethem AKINCI'nın çok güç şartlar altında büyük bir özveriyle kaleme aldığı günlüklerinden oluşan; 'DEMİRCİ AKINCILARI' adlı çok değerli eserini defalarca okuyarak edindiğim bilgiler ve yine değerli araştırmacılar; rahmetli İbrahim ÇİÇEK'in 'GÖRDESLİ MÜCAHİDE MAKBULE VE SİLAH ARKADAŞLARI' ve rahmetli Teoman ERGÜL'ün 'KURTULUŞ SAVAŞI'NDA MANİSA' adlı değerli eserlerinde verdikleri bilgiler ışığında ortaya çıkan 'Gördes'in Millî Mücadele Destanı; YANGIN' adlı bu mütevazı eserin siz değerli okuyucularımla buluşturulmasında emeği geçen Başyazarımız Sayın Ahmet İNCE'ye ve Gördes Bölge Gazetesi'nin değerli çalışanlarına teşekkürü bir borç bilirim.
Bu gün millet olarak en fazla ihtiyaç duyduğumuz; birlik, beraberlik ve dayanışma duygusu, o yılların; acı, elem ve fedakârlık dolu hatıraları içinde gizlidir. Bunları bulup çıkarmak, bugünkü ve gelecekteki nesillere aktarmak biz tarihçilerin millî görevidir.
Kırk yıllık bir hayalin ve on yıllık bir emeğin ürünü olan 'YANGIN'; bir roman olmanın ötesinde, bugünkü nesilleri uyandıran hatta şahlandıran bir ilham kaynağı olma görevini yerine getirmesi arzu ve dileklerimle, en aziz varlıkları olan canlarını bizim için fedâ ederek bizlere tertemiz bir vatan bırakan aziz şehitlerimizi ve kahraman gazilerimizi rahmet ve minnetle yâd ediyorum. Nûr içinde yatsınlar.
YORUMLAR