Romalı düşünür, devlet adamı, oyun yazarı, Roma Stoası (Yeni Stoa) döneminin kurucu filozoflarından Lucius Annaeus Seneca, insan ilişkilerine ve özellikle de yaşamımızı paylaştığımız, ömrümüzü birlikte geçirdiğimiz hatta ömrümüzü adadığımız insanlara dair önemli bir tespitte bulunan şu soruyu sormuştur: “Yaşamımızın bir kısmını adadığımız kişiler acaba saygıdeğer kişiler mi?” Bu sorunun altında yatan düşünce, yaşamımızı paylaşmanın bir seçim, bir değer yargısı ve aynı zamanda bir sorumluluk olduğudur.
Her birimiz, hayatımızın farklı dönemlerinde çevremize birilerini alırız; dostlar, iş arkadaşları, aile üyeleri ve yakın çevremizle yaşamlarımızı inşa ederiz. Ancak Seneca’nın işaret ettiği gibi, bu insanlar arasında kimlerin gerçekten hayatımızda olmaya layık olduğunu sorgulamak, kaliteli bir yaşam için vazgeçilmez ilkedir. Çünkü çevremizdeki insanlar, düşüncelerimizi, duygularımızı, hatta en derinlerde sakladığımız ideallerimizi şekillendirirler. İyi bir dost ya da değerli bir yol arkadaşı, bizi yüceltebilir, içsel potansiyelimizi açığa çıkarabilir. Fakat tam tersi, değerlerimize aykırı kişilerle dolu bir çevre, yaşamımızın yönünü yanlış bir patikaya da sürükleyebilir. Atalarımız da bu konuda “Bana arkadaşını söyle sana kim olduğunu söyleyeyim.” sözünü boşuna söylememiştir.
Seneca’nın bu sorusu, günümüzde de halen geçerliliğini koruyan içsel bir arayışı işaret eder: Kendi değerlerimize, ideallerimize ve hayatta ulaşmak istediğimiz hedeflere uygun insanlarla çevrili miyiz? Kimi zaman sırf yalnız kalmamak adına ödünler veriyor muyuz? Bu sorulara dürüstçe yanıt bulabilmek, insanın iç huzurunu ve yaşam kalitesini artıracak bir farkındalığın kapılarını aralar. İnsan sırf yalnız kalmamak için birileriyle zorunlu bir hayat yolculuğundan elinden geldiğince kaçınmalı, olmuş olması için birilerine asla katlanmamalıdır. Hayat düşündüğümüz kadar ucuz ve kolay elde edilebilen bir şey değildir ve insan kısa süren ömrünü yanlış ilişkiler sarmalında kolayca heba etmemelidir.
Hayat kısa ve seçimlerimiz kalıcı izler bırakır. Bu yüzden, Seneca’nın öğüdünü kulağımıza küpe ederek, çevremize aldığımız her kişiyi bir kez daha gözden geçirmek, yaşamımıza hak ettiği değeri vermek adına atılmış büyük bir adım olacaktır. Özellikle gençler bu konuda çok titiz davranmalı hayat kalitelerini artıracak, kişisel hedeflerine uygun davranış biçimlerine sahip, yeni hedeflere yol almalarında onlara yoldaş olacak insanlarla yola çıkmalıdır. Bu konunun önemini bilerek hareket etmeleri oldukça önemli bir durumdur.
YORUMLAR