Necati KÜÇÜK

Necati KÜÇÜK

Az Efe
necatikucuk@hotmail.com

Biz Daha Ölmedik Duruşu

07 Mart 2025 - 16:50 - Güncelleme: 07 Mart 2025 - 16:51

Yaz aylarında en çok sokak satıcılarına üzülür insan. Diğer insanlar püfür püfür klimalı salonlarda çalışırken onlar sokaklarda çalışırlar. Üstelik bunların çoğu da yaşlı insanlardır. Kıytırık bir şemsiyenin gölgesinde, şemsiyeden daha da kıytırık bir plastik sandalyenin üzerinde sabahtan akşama kadar işlerini yapmaya çalışırlar. Bazen yorgunluktan bitkin düşer sandalyenin üzerinde uyuyup kalırlar.
Simitçiler, mısırcılar, kestaneciler, en çok da el işi satan yaşlı teyzeler. İnsanı gölgede bile bronzlaştıran Akdeniz’in sıcağında, nefes almayı bile güçleştirecek kadar bunaltıcı nemli havasında üstelik bir de üstlerine kat kat şalvarlar, kalın entariler giyerler. Kendilerinin veya komşularının ördükleri el işi bebekleri, patikleri ve uzun konçlu kışlık çorapları umutsuzca gelip geçenlere uzatırlar.
Yaşlı insanların sanki doğaya kafa tutar gibi inatla bu işleri sürdürmeleri insana hep paradan puldan başka şeyler düşündürür. Aslında kazanacakları para çok da umurlarında değildir. Muhtemelen hemen hepsinin az çok başka gelirleri vardır. Yani bu işi yapmazlarsa aç kalmayacaklardır. Onlarınki başka bir şeydir sanki. Kendilerini yaşlı ve işe yaramaz insanlar olarak görenlere, daha doğrusu öyle olduklarını düşünüp görmezden gelenlere “Hey, burada ben de varım. Ben de bu toplumun bir parçasıyım. Bakın, hala bir işe yarıyorum” der gibidir sessiz çığlıkları. Sanki küçük bir isyandır.
Çöp bidonlarının içerisinden boş teneke kutularını ayırıp ayağı ile ezdikten sonra tekerlekli çuvalına dolduran yaşlı amcanın yüz ifadesine ve yıpranmış takım elbisesine bakılırsa gençliğinde masa başı kravatlı bir işte çalışmış olmalıdır. Belki iyi bir emekli maaşı da vardır. Ama o, hala bir işe yaradığını, başkalarına değilse bile en azından kendine gösterme çabasındadır. Belki kendini öyle iyi hissetmektedir. Öyle mutlu oluyordur.
Yaşlı insanlar konusunda bir uzman değiliz elbette. “Kendimizden biliyoruz” desek, o kadar yaşlı da sayılmayız. Yaşlı insanlarla ilgili bizim de henüz fark edemediğimiz ne kadar çok ince detay ve farklı duygu kırıntıları vardır kim bilir? Günün birinde, caminin kenarındaki bir evde yaşayan yaşlı bir amcayı ziyarete gitmiştik. Dindar bir amcaydı. Oh oh, ne güzel! Vakit namazlarını bile camide kılıyorsunuzdur artık, dedik. Yok, hiç camiye gitmiyorum, dedi. Şaşırdığımızı görünce de “E, tutamıyorum küçük abdestimi, napayım?” diye açıkladı durumunu. O zaman, yaşlılar ve yaşlılık konusunda öğrenmemiz gereken daha pek çok şey olduğunu anladık. İster istemez zamanla hepsini öğreneceğiz elbette. Nasıl olsa bütün insanlar gibi bizler de o yolun yolcusuyuz. Kim bilir, belki on yıl sonra yaşlı insanlar konusunda daha güzel bir kompozisyon yazabiliriz. Yaşınız ilerlese de gönlünüz hep genç kalsın. Sevgilerimizle…

Bu yazı 117 defa okunmuştur.

YORUMLAR

  • 1 Yorum