Seyretmekte olduğu dizi reklam arası verince orta yaşlı kadın televizyonun sesini kıstı. Gözlüklerini çıkarıp cam sehpanın üzerine koyduktan sonra sehpadan bir peçete alarak nemli gözlerini sildi. Mutfağa geçip termik tabanlı çelik çaydanlığın altına yeteri kadar su doldurup ocağın üzerine koydu.
Doğal gazın vanasını açıp otomatik çakmaklı ocağın düğmesini sola doğru döndürerek ocağı yaktı. Güzel aroma vermesi için tomurcuk çay ile önceden harmanlanıp büyükçe bir cam kavanoza doldurulmuş kuru çaydan demliğin üzerine bir miktar çay koydu. Daha sonra buzdolabının kapağını açıp çay ile birlikte yiyebileceği bir şeyler baktı.
Başka bir orta yaşlı kadın ise eğildiği yerden doğruldu. Elindeki demeti tütün eleğinin üzerine koydu. Dikdörtgen biçiminde çakılmış kocaman bir çıtaya kümes teli gerilerek yapılan bu elek, tütünleri elemek için değil üzerinde kurutmak içindi. Yüksekçe metal bir çubuğun üzerine asılmış olan led ampulün şavkında, biraz ilerdeki eşyaların arasından şarjlı cep fenerini aldı. Fenerin yardımıyla tarlanın kenarından kurmuş çalı dalları, ağaç kökleri ve bir miktar kuru ot toplayıp ormandan uzakça bir yerde ateş yaktı.
Ormana doğru kıvılcım kaçmaması için yanlarından kesilip açılmış bir gaz tenekesini ocağın ardına koyarak tedbir aldı. Bir taraftan ocak tutuşurken tütün sakızlı ellerini kuru toprak ile iyice ovaladı. Küçük bir sacayağını ateşin üzerine yerleştirdikten sonra üzerine bir “Kuyruklu” koyup içerisine plastik bidondan su doldurdu. Genellikle kampçıların kullandıkları tenekeden yapılmış geniş tabanlı, dar ağızlı ve oldukça uzun saplı su ısıtıcısına kuyruklu deniyordu. Kuyrukluda kaynamaya başlayan su ile alüminyum çaydanlıkta çay demledi.
Çayın yanında Tavukgöğsü, Şamfıstıklı İrmik Helvası hatta Cevizli Kek iyi giderdi. Ama yere serilen naylon kilimin üzerindeki vida kapaklı plastik kaplarda söğüş doğranmış domates, siyah zeytin ve inek peyniri vardı. Çay hazır olunca tütün kırmakta olan ailenin diğer üyeleri de naylon kilimin çevresinde yerlerini aldılar. Led ampül naylon kilimin yanına yaklaştırıldı.
Tütün kırarken sürekli eğilmekten beli ağrıyan genç bir delikanlı, çay içmek için geçireceği süreyi, toprağın üzerinde sırt üstü dinlenmekle değerlendireceğini söyleyip kendini yere bıraktı. Çay bardaklarının dışına tütün sakızı bulaştırmamak için herkes ellerini kuru toprakla iyice ovaladı. Hem çok su gerektireceği hem de zaman kaybettireceği için böyle kısa molalarda eller yıkanmazdı. Tütün acısı bulaşmasın diye için iğreti el hareketleriyle tutulan ekmek dilimleriyle, vida kapaklı plastik kaplardaki kahvaltılıklar minik çatallarla alınıp yenildi. Gece yarısı tütün karığının içinde uyuyup kalmamak için de demli çaylar bol bol höpürdetildi.
Sinema perdesi büyüklüğündeki televizyonda dizinin geri kalanını seyreden orta yaşlı kadın, tomurcuk kokulu çayından bir yudum aldıktan sonra çatalın ucuyla biraz Tiramisu alıp ağzına attı. Ultra full HD televizyonun uzaktan kumandası, büyük ekranlı akıllı telefon ve yüzlük peçete kutusu sehpanın üzerinde yan yana duruyordu. Orta yaşlı kadın arada bir “Ooof of, ne zor şu hayat yarabbi” diye geçiriyordu içinden. İzlediği dizideki birbiri içerisine geçmiş entrikalarla dolu sahneler onu karamsarlığa itmişti.
Gece yarısından sonra serinleyen hava nedeniyle oluşan çiy damlaları, ters dönmüş fötr şapka gibi duran tütün çiçeklerinin içerisinde birikiyordu. Orta yaşlı kadın, tütün sapını yüzük parmağı ve orta parmak arasında sabitleyip, başparmak maharetiyle çıt çıt çıt tütünün yapraklarını kırarken, tütün çiçeklerinin içerisinde biriken çiy taneleri orta yaşlı kadının yüzüne, sanki tütün kokulu bir parfüm püskürtülüyormuş gibi hoş bir koku ve serinlik veriyordu. Bu mutlulukla işine devam eden orta yaşlı kadın “Şükür Allah’ıma, bu sene tütünümüz güzel oldu. Tüccardan aldığımız krediyi ödeyebileceğiz” diye dua ediyordu.
Yüzünüze sıçrayan hoş kokulu çiy tanelerinin farkında olmanız dileğiyle. Gönülden sevgiler…
YORUMLAR