Necati KÜÇÜK

Necati KÜÇÜK

Az Efe
necatikucuk@hotmail.com

Pasta Yerine Peksimet

01 Mayıs 2024 - 16:50 - Güncelleme: 01 Mayıs 2024 - 16:51

Benim çocukluğumda, yani altmışlı yıllarda sofraya oldukça bayat veya kuru ekmek konulduğunda “Taze ekmek yok mu yahu? Bu peksimet gibi olmuş” diye şikâyet ederdik. O zaman büyük annem anlatmaya başlardı.
Eskiden insanlar yokluktan arpa, yulaf veya çavdar ekmeği yerlermiş. Buğday öyle kolay bulunan bir şey değilmiş. Buğday ekmeği bulduklarında ise uzun süre bozulmadan tüketebilmek için ikinci kez fırınlayarak peksimet haline getirirlermiş. İçerisindeki su ya da nem oranı tamamen sıfırlanmış ekmek uzun süre boyunca bozulmadan saklanabilirmiş. Ancak tamamen kuru olan bu peksimetleri yiyebilmek için, ya sıcak çorbaya doğramak ya da yemeden önce ıslatıp bir örtüye sararak biraz bekletmek gerekirmiş. Ekmeği ıslatıp yemek iyiymiş de ısıtıp yemek pek hoş karşılanmazmış.
Çünkü közde ısıtılan ekmeğin bazı kısımları ateşte yanıyormuş. Neredeyse kutsal sayılan ekmeğin ateşte yanması ise dinen caiz değilmiş. Büyük annem “Islayan doymasın, ısıtan onmasın, demiş herif” diye bitirirdi öyküsünü. Büyükannem öyküsünü “…demiş herif” diye bitirirse, onun kuşaktan kuşağa aktarılan bir atasözü olduğunu anlardık.
Ben o zamanlar, bütün bunlar eskilerden olmuş diye düşünürdüm. Artık kimse peksimet yapmazdı. Kendi tarlamızda kendi buğdayımızı yetiştirir, yakınlardaki bir su değirmeninde öğütür bol derin tüketirdik. Evde taze ekmek kalmayınca annem hemen bir leğen hamur yoğurur, bir fırın dolusu köy ekmeği yapardı. Bayatlayan ekmekleri ineklerin yemliklerine veya köpeklerin kaplarına doğrardık.
Ancak çalışmak için Alanya bölgesine geldiğimde özellikle mahalle bakkallarında büyük poşetler içerisinde satılan peksimetler görmeye başladım. Alanya bölgesi bizim Ege bölgesinden daha geri veya fakir bir yer değildi. Öyleyse neden hala peksimet tüketiyorlardı? Bütün icatlar ihtiyaçlardan doğar, demişler. Toros yaylalarının tepesinde ne buğday tarlası vardı ne de taze ekmek alabileceğiniz marketler. Üstelik bazı yayla evlerinin elektriği de yoktu. Uzun süre ekmeksiz kalmamanın tek çaresi ise peksimet bulundurmaktı.
Yöneticilerimizin yanlış tarım politikaları yüzünden son zamanlarda kendi ihtiyacımız olan buğdayı bile üretemez olduk. Ticari ilişkilerimizin yoğun olduğu yakın komşularımızdan ise her gün yeni çatışma ve savaş haberleri geliyor. Biri tohum ambarımız biri buğday. İkisinde de savaş var. Eski yokluk günlerinin gelmesini beklemeden peksimet yapmayı öğrensek iyi olacak. Yoksa ekmek bulamayıp, pasta yemek zorunda kalacağız.

Bu yazı 371 defa okunmuştur.

YORUMLAR

  • 0 Yorum