Necati KÜÇÜK

Necati KÜÇÜK

Az Efe
necatikucuk@hotmail.com

Zeytin Villada Sabah

23 Ağustos 2024 - 18:07 - Güncelleme: 23 Ağustos 2024 - 18:08

Uyandığımda etraf alaca karanlıktı. Gece yatarken, dallarında bir kasa kadar zeytin görünen şöyle büyükçe bir zeytin ağacının dibine su bırakmıştım. Pınardan gelen parmak kalınlığında bir suyum var. Yazları çok kurak geçtiği için dört yıldır zeytin ağaçlarımı sırayla suluyorum. Aslında bir damlama sistemi kursam hem daha az su kıllanırım hem de zeytinlerim zahmetsizce sulanmış olur. Ama şimdilik bunu finanse edebilecek durumda değilim. Sulanınca zeytin taneleri irileşiyor ve sofralık satmaya daha elverişli oluyor. Köylüler sulama imkânı bulmadıkları için zeytinlerini çoğunlukla yağlık olarak değerlendiriyorlar. Bu nedenle yağlık zeytin bol ve ucuz oluyor.
Yüzümü yıkadıktan sonra, hortumun ucunu başka bir zeytin ağacının dibine koymak için bahçeye indim. Ortalıkta tatlı bir sabah serinliği vardı. Küçük bir mandalina dilimine benzeyen eskimiş ay Şahin Kayasının üzerinden yeni doğmuştu. Tan yeri ağarmaya başladığı için eskimiş ayın rengi de solmuş, iyice eskimiş görünüyordu. Yıldızların çoğu zaten kaybolmuştu.
Biraz ilerdeki komşu bir bağ evinin önünde yatan yeğenimin çoban köpeği bahçede pijamalı bir adam görünce havlayarak bana doğru koşmaya başladı. Onun gazına gelen diğer köpekler de ne olup bittiğini anlamadan ona katıldılar. Yarım düzine çoban köpeği feryat figan üzerime doğru koşuyordu. Tel örgünün kenarına geldiklerinde, bahçedekinin ben olduğumu fark edip durdular. Onlar için pek de yabancı sayılmazdım. Alelacele kalkıp koşturdukları için esnemeye ve gerinmeye fırsat bulamamışlardı. Ağızlarını kocaman kocaman açarak uzun uzun esneyip gerindiler ve mahcup bir ifadeyle kuyruklarını kıstırıp yavaşça evlerine geri döndüler.
Ege kırsalında sade, sıradan, iddiasız bir gün daha başlıyordu. Suyu değiştirdikten sonra canım yatmak istemedi. Oksijen bol olunca uykumu da almıştım nasıl olsa. Biraz su ısıtıp verandada bir sabah kahvesi içtim. Kahve ile birlikte, bu günlerde elimden düşmeyen Kemal Tahir’in Bozkırdaki Çekirdek adlı kitabından birkaç sayfa okudum.
Daha sonra bahçeye inip kulağı ve boynuzları kuruyan birkaç karpuzu koparıp eve taşıdım. Çünkü yeteri kadar olgunlaşan karpuzlar toplanmazsa zamanla sıcaktan pişmeye başlıyorlarmış. Karpuz ve kavunların saplarına yakın kısımlarda kıvrılarak bir yerlere tutunmaya yarayan minik boynuzcuklar ve kulakçıklar vardır. Karpuz ve kavunlar yeteri kadar olgunlaştığında o boynuz ve kulakçıklar kurumaya başlarlar.
Sonra elime bir ilistir alıp bahçeden biraz domates ve biber topladım. Domateslerin iyi olgunlaşmış yuvarlak ve düzgün olanlarını soyarak salata yapmak üzere ayırdım. Kalanlarını biberlerle birlikte yıkayıp menemen yapmak üzere mutfağa getirdim. Bahçede yine kendi yetiştirdiğim orta boy bir soğanı soyup yıkadım. Ben menemeni soğanlı seviyorum. Bazen yokluktan yumurta kırmadığım oluyor ama mutlaka soğan doğruyorum.
Bizim pınarın suyu kireçsiz olduğu için çok güzel berrak, tavşankanı çay yapar. Atalarımızdan hangi sivri zekâlı, tavşan kanı ile çayı yan yana koyup bu benzerliği fark etti bilmiyorum. Ama onun yerine koyacak daha vurgulu başka bir cümle bulamadım şimdilik. Menemenin yanında geçen yılın ürünlerinden kendim çizip olgunlaştırdığım yeşil zeytin ve komşu Hatice ablaya cam bir kavanozun içerisine suyuyla beraber yaptırdığım inek peyniri var. Köy ekmeği ise, cuma günü evinin avlusundaki fırında pişirdiği ekmeklerden birini bana veren büyük ablamdan.
Bazen köyden, ilçeden hatta Kasabadan (Turgutlu) bile kahvaltıya gelen arkadaşlarım, yakınlarım oluyor. Zeytin villanın Şahin Kayası manzaralı verandasına oturup hem kahvaltı ediyor hem laflıyoruz. Bazen bağlama çalıp şarkı türkü söylediğimiz de oluyor.
Zeytin villada kır kahvaltısına sizleri de beklerim. Siz çıkarken “Alo!” deyin, ben çayı koyarım. Gelirken Akhisar’dan birkaç tane de bol susamlı sıcak simit almayı unutmayın. E, neyden uzak kalıyorsa onu özlüyor insan. Sevgilerimle…

Bu yazı 299 defa okunmuştur.

YORUMLAR

  • 0 Yorum