YAVUZ YAĞCI (Şair)
Yavuz Yağcı, 1963 yılında doğdu. İlkokul, ortaokul ve liseyi İzmir’de okudu. İstanbul, Yıldız Teknik Üniversitesi Elektrik Mühendisliği Bölümü’nden mezun oldu.
Memuriyete 1987 yılında, Demirci TEK işletmesinde şef olarak başladı. 1990’lı yılların başında Gördes TEK işletme şefliğini de yürüttü. TEDAŞ’ta çeşit il ve ilçe müdürlükleri yaptıktan sonra emekli oldu. Halen Aliağa’da PETKİM’de çalışmaktadır. Evli ve iki kız babasıdır.
Yağcı, şiir yazmaya 35 yaşında başladı. “Hümanizmatik”, “Üç Küçük Kadın Üç İri Adam” ve “Günlük” isimli üç şiir kitabı yayımlanmıştır. Hümanizmatik adıyla yayımlanan ilk kitabı, Muammer Hacıoğlu Şiir yarışmasında Jüri Özel Ödülü aldı.
***
“Düne, bugüne en çok da yarına. Tarihin ruhsuz anlarında geldiği geçmişte mutlu olmanın kolay, insan olmanın zorluğundan dert yanıyor. Meydanlarda ‘bir gün mutlaka’ diye haykırdığı güzel günler düşlerini, filiz veren fidanlarını devrediyor umutla baktığı yarınlara. Hiçbir zaman kaybetmediği inancıyla direnirken sözünden başka mermi, kaleminden başka kılıcı olmadığını haykırıyor.” Hümanizmatik
***
“Üç Küçük Kadın Üç İri Adam; coşkulu, tutkulu ve haksızlıklara tepkisiz kalamayan yanımızı harekete geçiriyor. Yaşadığı dünyanın insanlığı etkileyen sorunlarına hep öfkelenmiş ruhunun bilgelikleriyle söylediklerini okumak, insanlığın adaletsizlikle karşı karşıya geldiği anlarda hissettiklerinizi hisseden birinin daha olduğunu bilmenin güveniyle güç veriyor.” Üç Küçük Kadın Üç İri Adam
***
Bin yıl sonra ancak barıştık
Öz dilimiz Türkçe ile anlaştık
Az daha yok olurdu olmasa dili
Anadolu'da kalmazdı belki
Horasan'da Buhara'da sanki
...
Türkçe konuş unutma öykünü
Gerekse konuş öğren yabanı
Bozma onla dilini unutma atanı
Bu dil sallama uydurma değil
Türkçe ile acunda tarih yapanı
30.06.2024, Yavuz Yağcı
PROF. DR. SÜLEYMAN SAMİ İLKER (Akademisyen – Araştırmacı - Yazar )
1956 yılında Gördes'te dünyaya geldi. İlkokuldan sonra,Gördes Ortaokulunu bitirdi.1970’de Hava Lisesi’ni kazandı. Türk Silahlı Kuvvetleri namına 1973’tegirdiği Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi’nden 1979’da mezun oldu. Ankara Gülhane Askeri Tıp Akademisi’ndeki (GATA) bir yıllık staj döneminibirincilikle bitirdi. Hava Kuvvetleri Karargâh Başhekimliği’nde bulundu.GATA’da başladığı göz hastalıkları ihtisasını 1986 sonunda tamamladı.1986-1989 arasında İzmir Hava Hastanesinde Göz Hastalıkları Uzmanıolarak görev yaptı.1989’da Ankara GATA’da göreve başladı. 1992’de Doçent oldu.
1995’te mecburi hizmeti sona erdi ve kendi isteği ile Hava Doçent Yarbay rütbesiyle emekli oldu. Aynı yıl Celal Bayar Üniversitesine katıldı ve 3 yıl Göz Hastalıkları Anabilim dalı başkanlığı yaptı. 2003 yılında Profesör oldu.
Hüseyin TUNÇAY ve Halil AKER ile birlikte “Bir Zamanlar Gördes” kitabını yazdı.
Prof. Dr. Süleyman Sami İLKER, Eski Gördes Fotoğraflarından oluşan "Eskiden Yeniye Gördes İkinci Meşrutiyet'ten 1970'lere Fotoğraflar" adlı kitabını okuyucularıyla buluşturdu.
2022 yılında Ihlamur Akademi Yayınları tarafından "S. Sami İlker Armağanı" yayınlandı. Dostları, sevenleri, meslektaşları Prof. Dr. S. Sami İlker Hocayla olan anılarını, hocanın mesleki ve edebi yazılarını "S. Sami İlker Armağanı" kitabında topladılar.
Süleyman Sami İlker, hekimliği yanında sanata, edebiyata ve kültürümüze olan yakın ilgisini sürdürüyor. İlker, çeşitli dergi ve gazetelerde yazmaya devam etmektedir.
***
“Eser, Gördes'in köklü pek çok ailesinin albümlerinde yer alan fotoğrafların ve hatıralarının, sahiplerince bizimle paylaşılması sonucu ortaya çıkmıştır. O yıllarda çok ilgi görmüş, heyecan yaratmıştı.Milletlerin hafızasından bahsedildiği kadar, şehirlerin ve o şehir halkının hafızaları da vardır, olmalıdır ve yaşatılmalıdır. Sözlü kültürün unutulma, değişme ve vefasızlığa maruz kalması ihtimal dahilindedir. Ancak o bilgiler, yazıya geçerse, sonraki yıllar, hatta yüzyıllarda tarihi belge olma hüviyetini kazanırlar.” Eskiden Yeniye Gördes İkinci Meşrutiyet'ten 1970'lere Fotoğraflar
***
“Dil düzgün ve zengin kullanılırsa ne olur? Yanlış anlamalar, maksadı aşan ifadeler, iletişim arızları önlenir. Okuma, yazma ve hatta bilinçli konuşma değer kazanır, okuyan veya dinleyen için bir zevk haline ulaşır. Böyle güzel konuşan, yapıcı, mesajı özlü ve hatta kısa olan bir kişi için, ‘ağzından bal akıyor’ diye iltifat ettiğimiz bile olur. Dili zengin ve düzgün konuşan insandan kabalık ve kalınlık da doğal olarak beklenmez. Sonuç; medeniyet. Neticede halkın da, Hakkın da bizlerden istediği bu değil mi?” S.Sami İlker Armağanı
PROF. DR. ŞADİ EREN (Akademisyen - Yazar)
Şadi Eren, 1962 yılında Gördes’te doğdu. 1981-1986 tarihleri arasında Atatürk Üniversitesi İlahiyat Fakültesi’nde okudu. 1988-1992’de Diyarbakır Merkez İmam-Hatip Lisesi’nde meslek dersleri öğretmeni olarak çalıştı. 1989-1994 yılları arasında, öğretmenlik görevi yanında Tefsir alanında “Kur’an’da Gayb Bilgisi” isimli doktora çalışması yaptı. Kasım 1994’de Erzincan İlahiyat Meslek Yüksek Okulu’nda Tefsir alanında Yardımcı Doçent, Kasım 1998’de ise Doçent oldu.
Eren, 2000- 2003 yıllarında Rotterdam İslam Üniversitesi’nde görev yaptı, 2011 yılında Profesör oldu. 2011-2017 yılları arasında Iğdır Üniversitesi İlahiyat Fakültesi’nde iki dönem dekan olarak görev yaptı. Çeşitli gazete ve dergilerde yayınlanmış makaleleri ve basılmış eserleri vardır. 2011 - 2022 yılları arasında Iğdır Üniversitesi İlahiyat Fakültesi’nde görev yapmıştır. Halen Kütahya Dumlupınar Üniversitesi İslâmî İlimler Fakültesi öğretim üyesi olarak görev yapmaktadır. Şadi Eren’in yayımlanmış 43 kitabı bulunmaktadır.
Yayınlanmış Kitapları
“Kur’an’da Dua”, “Kur’anda Teşbih ve Temsiller”, “Kur’an ve Toplum”, “Gerçeği Arayış”, “İnsan ve Eğitim”, “Tefsir Nükteleri”, “Ticaret Ahlakı”, “Kur’an’ın Tefsirinde İhtilaf Problemi”, “Mezhep ve Din”, “Âdem’in Torunları”, “Tesettür Konuları”, “Mişkatü’l- Envar”(Tercüme),” “Mesnevi Dersleri”, “Kur’an Mucizesi”, “Tartışılan Ayetler”, “Hz. Hızır”, “Gaybın Esrarı”, “İnsan ve Şeytan”, “Hitabet ve Beden Dili”, “Yaşanmış İman Öyküleri”, “Felaketlerin Metafizik Boyutu”, “Cihad ve Savaş”, “Kur’an’ı Nasıl Anlayalım?”, “İbadet Şuuru ve Namaz”, “Ölüme Çare”, “Söz İncileri”, “Delikanlı”, “Beydâvî Tefsiri”(Tercüme), “Muhakemat Dersleri”, “İ’caz Dersleri”, “İslam Medeniyeti”, “Tartışılan Yönleriyle Tasavvuf”, “Güzel Konuşmanın Sırları”.
***
“Dil bir kelime ağacıdır. Aşılanmış bir meyve ile yabanisi arasında ne derece fark varsa; terbiyeden geçmiş bir dille, terbiye görmemiş bir dil arasında da o kadar fark vardır. Biri bal gibi tatlı, diğeri zehir gibi acıdır. Güzel sözle çirkin söz, aydınlık ve karanlık kadar birbirinden farklıdır. Ruhen temiz insanların sözleri de temizdir, güzeldir. Ruhen kirli insanların sözleri ise, kirlidir, çirkindir. Zira, ‘Temizler temizlere, habisler habis şeylere layıktır’. Konuşma kabiliyeti, insanın doğuştan getirdiği bir özelik olmakla beraber, bu kabiliyetin yönlendirilmesi insana bırakılmıştır. Çekirdek halindeki bu kabiliyet hem sümbüllenebilir, hem de kuruyabilir. Güzel konuşma kelimelerle resim yapmaktır. Muhataplara bir söz ziyafetidir. Dinleyenlerin haline uygun bir şekilde meramını anlatmaktır.” Güzel Konuşmanın Sırları
***
“Tarih, bir yönüyle medeniyetler yarışıdır.
Uzun asırlar medeniyet maratonunda önde idik, üç yüz yıldan bu yana ise durakladık, geri kaldık.
‘Bu yarışta yaya kalmışız, bir varlık gösterememişiz’ deyip eziklik hissetmenin, başımızı öne eğmenin bir manası yoktur. Çünkü göğsümüzü kabartacak şanlı bir medeniyet geçmişimiz vardır.
Şimdi tekrar coşmak ve koşmak, Batı'nın bize giydirmeye çalıştığı medeniyet elbisesini çıkarıp kendi medeniyet elbisemizi giymek zamanıdır.
...
‘Tarih olmamız’ için dışta düşmanların ve içte hainlerin amansızca çalıştığı bir hengâmede bize düşen görev hem tarih okumak, hem de ‘tarih yazmaktır.’” Olaylar ve Örneklerle İslam Medeniyeti
***
“İnsanın konuşması, onun iç dünyasını bize yansıtır. Ama sadece diliyle konuşmaz insan. Dilimiz gibi, bedenimiz de konuşur, hem de herşeyiyle! Konuşmalarımız bizi tanıttığı gibi, hal ve hareketlerimiz, jest ve mimiklerimiz de bizi tanıtır; hem de çok daha ileri boyutta. Öyle ki, beden dilinin sırlarını bilenler, bizi bir kitap gibi okuyabilirler. Davranışlarımızdan ruhumuzun ta derinlerine inebilir, söyleyemediklerimizi de duyabilirler. Beden dilini çözebilirsek, aynısı, bizim için de geçerlidir.” Kuran Işığında Beden Dili
YORUMLAR