Seyfettin Budak

Seyfettin Budak

budakseyfettin83@gmail.com

Deli ve Dahi

06 Ekim 2023 - 22:57 - Güncelleme: 06 Ekim 2023 - 22:58

Salvador Dali: “Bir deliyle aramdaki tek fark, benim deli olmamamdır.” der.
Aristoteles: “Hiçbir büyük deha yoktur ki çılgınlık ona değmemiş olsun.”der.
Platon da “Delilik Tanrı’nın bir hediyesidir” der.
Eskiden birinin akıl sağlığının yerinde olmadığını ima etmek için ona “Kırk altılık”, “Bakırköylük” ya da “Mazhar Osmanlıksın” derlerdi.
Buradaki  “Kırk altılık” sözcüğü Türk Ceza Kanunu’nun 46. Maddesinde yer alan akıl sağlığı yerinde olmayanların cezai ehliyetlerinin bulunmadığını belirten bir nitelemedir.
Mazhar Osman (1884-1951), 1927 yılında Bakırköy’de, kendi adıyla anılan Türkiye’nin ilk modern ruh sağlığı hastanesini kuran Türk hekimdir.
Mazhar Osman, zekâsı geri olanları Fransızca olarak üçe ayırırdı. Bunlar, “debil”, “embesil” ve “idiyot” idi. O, “debil” için kalın kafalılık, “embesil” için budala, “idiyot” için ise aptal kavramlarını kullanırdı.
Burada “idiyot” en ağırları olup, çıkarlarını koruma ve kendini yönetme yeteneği kalmamış kişi anlamındadır.
Abdal ile budala aynı kökten geldiği için onun “embesile” budala ve “idiyoda” aptal demesi biraz problemli görülebilir.
Biliyorsunuz Dostoyevski’nin “Budala” adlı bir romanı var. Ve orada Prens Mişkin bir abdalı oynuyor. O, kendi iç dünyasında yaşayan, herkese güler yüzle davranan, budalalık derecesinde saf ve insanları çok seven bir prenstir. İşte buradaki budalalık daha çok masumiyet yansıtan saftirik bir kişiliktir.
Dolayısıyla abdal, herkesin akıl ile elde ettiği maldan mülkten ve böyle bir akıllılıktan yüz çevirip bakış açısını değiştiren biri iken deli ise kendisine gelecek yarar ve zararı takdir edemeyen kişi demektir. Mesela, hastalığa aldırmadan kışın çıplak ayakla dolaşabilir.
Bu ikisi aynı kişilerde birleşip delilerde dâhilik, dâhilerde delilik bulunabilir.
Böyle bir durum, halkın arasında özlü sözler söyleyen dervişlerde de görülürdü. Onlar, biraz meczup, biraz mecnun gibi şehir şehir dolaşırlardı.
Bunlar toplum içinde uzlaşamayan, tutunamayan gezginlerdi ve üretmezlerdi, dilenerek geçinirlerdi.
O yüzden delilik ile velilik ya da delilik ile dâhilik hep yan yana olmuştur.
Şu üç film, deli ile dâhinin aynı kişilerde birleştiği filmlerdir.
“3 idiots (3 Aptal)” filmi; Aamir Khan’nın başrolde oynadığı filmde, tüm okula ilham olan, deli gibi gözüküp herkesten farklı düşünen ve mevcut eğitim sistemini değiştirmenin mümkün olduğunu savunan dâhi Rancho’nun hikâyesi anlatılır. İzlerken sık sık sevinç gözyaşlarına boğulabilirsiniz.
“Shine” filmi; dünyaca tanınan ve baba baskısından delirmiş piyanist Avustralyalı David Helfgoth’un yaşam serüvenini anlatır. Delirmiş gibi dolaşır ama o, bir dehadır.
“Deli ve Dahi” filmi; Oxford İngilizce Sözlüğü’nü yazmak isteyen bir profesöre, akıl hastanesindeki bir kişi yardım eder. Bu kişi deli gibi görünse de aslında bir dâhidir. Bu filmde de oldukça dramatik sahneler vardır.
Bu filmlerdeki kahramanlar, akıllı delilerdir. Ve onlarla pek baş edilemez. Normal olarak problemli ama görme yetenekleri çok güçlü. Çünkü diğerleri gibi normal bir yerden bakamıyorlar.
Edebiyatımızda özlü sözler söyleyip şiirler okuyan abdallar da tıpkı bunlar gibidirler. Ve onlar aynı zamanda ozandırlar.
Şiirlerimizde geçen delilik, sarhoşluk ve aşk kavramları hep övülmüştür. Bu yüzden bunları bir arada düşünmek gerekir.
Buralardaki delilik, aklı terk edip geride bırakmak, sarhoşluk aklın örtülüp gitmesi, aşk da tıpkı sarhoş gibi aklın örtülmesi demektir.
Bunlardan ayrı olarak mecnun kavramı da hem deli hem de âşık anlamında kullanılır.
Sarhoşlukla ilgili Azeri divan şairi Nesimi(1369-1417) şöyle der.
Bezm-i ezelde içmişem vahdet meyinin cürasın,
Şol cür’a kim ta ebed Sermet-ü mahmur olmuşam.
Ezelde ilk ruhlar yaratıldığında birlik yani vahdet şarabından bir damla içtim. Ezel de içtim ama ebedi sonsuza kadar sarhoş oldum, diyor.
Yine edebiyatımızda kime ait olduğu bilinmeyen şu dizelerde delilik övülür.
Ehli irfanım diye ta’n etme kimseye sen
Defter-i irfana sığmaz söz gelir divâneden
Senin bilmediğin öyle divaneler, deliler vardır ki, irfan mekteplerinde okutulan kitaplarda görmeyeceğin güzellikte ve derinlikte sözler söyler ve o bildiklerin hiçbiri ona cevap veremez.

Bu yazı 804 defa okunmuştur.

YORUMLAR

  • 0 Yorum