Seyfettin Budak

Seyfettin Budak

budakseyfettin83@gmail.com

Sözün Özleri

25 Ocak 2024 - 13:22 - Güncelleme: 25 Ocak 2024 - 13:22

En büyük hatayı, kendimize alışmaktan ziyade, başkalarına alışarak yaparız.
Bu alışkanlık, hatalı olan şeyi doğru gibi gösterir. Doğruyu öğrenince işte o zaman çıkmaza gireriz ve acılar bir diken gibi batar yüreğimize…
Bir sabah uyanırsınız; ya bir “keşke” siniz ya da bir “neyse”, ve gün biter; ya “her şey” siniz ya da “hiç kimse”…
Başkalarının senin hakkında ne düşündüğü konusunda endişe duyduğun sürece onlar senin sahibin…
Misafirlik tuhaf şey!
Oradasın, ama oralı değilsin. Önüne sofralar kuruluyor, izzet-ikram görüyorsun ama hiç bir şey sana ait değil.
Rahatın yerinde de olsa kalkıp gideceksin bir gün, gitmek zorundasın çünkü o yer sana ait değil…
Hırsızlık illaki maddi şeyler çalmakla mı olur?
Kimisi zamanınızı, kimisi güveninizi, kimisi emeğinizi, kimisi hayallerinizi, kimisi de dostluklarınızı çalar. En kötüsü de iyilik duygunuzun çalınması…
Çıkma insanlara değer verirsen eğer orijinal acılar yaşarsın…
Yenilmenin yeniden başlamak olduğunu öğrenince, mutluluğun bakış açısında olduğunu anladıkça, karşılıksız sevmeyi başarabilince, kötünün içinde iyiyi, iyinin içinde kötüyü fark edince, söylenileni değil söylenmek istenileni anlayınca, kelimeleri değil gözleri okumaya başlayınca olgunlaşır insan…
Yaşamımızda bir “hayırlısı” ile üzerini örttüğümüz “keşke” lerimiz var. Bir de “inşallah”  ile saklamaya çalıştığımız çaresizliklerimiz…
Hayat; içinden ne çıkacağını bilmesek de açmamız gereken bir zarftır. Bu zarflara ulaşmak ve içinden çıkan güzelliklere kavuşmak gerekir.
Üzülme! Ayağına batan dikenler, belki de aradığın gülün habercisi…
Yaşadığın yeri cennet yapamadığın sürece, kaçtığın her yer cehennem…
Bazen hayat, öyle bir noktaya getirir ki, yanlış yapmakla, yalnız kalmak arasında bir karar vermek zorunda kalırsın.
Sahte bir mutluluk yerine, sade bir yalnızlığı tercih edenler, zorunlu olduklarından değil onurlu olduklarındandır.
Hiç ölmeyecekmiş gibi yaşıyor, hiç yaşamamış gibi ölüyoruz, işte hayat hikâyemiz…
Ne zaman çaresiz kalsan, umutsuzluğa düşsen ya da canın yansa kendine de ki; “Bu günlerin geçtiğini görmek için yaşa!”
Yolunuz birbirinizi anlamaktan geçmiyorsa,  hiçbir yere varamayacaksınız demektir.
İnsanlar ne söylediğinizi ve ne yaptığınızı unutacaklar ama onlara ne hissettirdiğinizi asla unutmayacaklar…
Bazen uyku moduna almalı hayatı, uyandığınızda kâbuslar son bulsun diye…
İnsan, kim olduğunu düşünürse düşünsün, kendine hangi sıfatı yakıştırırsa yakıştırsın, sadece başkalarında bıraktığı izlerden ibaret...
Sabır, iyi şeyleri bekleme süreci… Kötü şeylere katlanma süreci değil…

Bu yazı 419 defa okunmuştur.

YORUMLAR

  • 0 Yorum