Birkaç aydır ortaya çıkan ve tüm dünyaya yayılan ve ismine corona denilen bir virüs dolayısıyla tüm dünya alarma geçti, olağanüstü önlemler aldı ve almaya da devam ediyor. Bu meyanda insanlar evlerine kapandı ve dışarı çıkmak zorunda kalanlar da sosyal mesafeye azami dikkat etmek zorunda. (Bu arada sosyal mesafe kavramını da yeni duydum, cehaletime bağışlayın. Aynı zamanda sevdim de bu kavramı.)
Tokalaşmayacak, dokunmayacak, dikkat edeceğiz. Tedbir olarak kahvehaneler, camiler, okullar kapandı. Eller sık sık sabunla yıkanacak. Temizliğe, evde kalmaya, azami derecede dikkat edilecek. Televizyon haberlerinin hemen hemen tamamı bu virüsten, korunma yollarından bahsediyor. Bizim yaşlılar biz böyle bir şey görmedik diyorlar. Haklılar çünkü böyle bir salgın en son yüzyıl önce çıkmış.
Askerdeyken bazen nizamiyenin kapısında nöbet tutuyordum. Bir adamın kollarını arkasına bağlamış, elinde tespih, omuzunda ceket, yumurta topuk ayakkabılarıyla az ilerdeki kasaba merkezine doğru gidip geldiğini görürdüm. İçimden adama gıpta ederdim. Oh! ne hoş, canının istediği yere istediği zaman gidiyor. Ve şöyle düşünürdüm. Şu dünyadaki en önemli şey özgürlüktür.
Bir süredir herkes evinde. İstese de istemese de evde. Canımız sıkılıyor, normal hayatımıza dönmeyi çok özledik. Sağlıklı güzel günler çok yakındır inşallah. Şimdi düşünüyorum da dünyadaki en önemli şey nedir diye. Dünyadaki en önemli şeyin sağlıklı bir hayat olduğunu düşünmeye başladım. Birçok insan da aynı şekilde düşünüyordur herhalde.
Tabi özgürlüğü düşünürken yirmi beş yaşındaydım, şimdi kırkıma merdiven dayadım, yakında kırklara katılacağım. Yaşın da düşünce üzerinde etkisi olduğunu düşünenlere şeyettirmek babından söyledim.J
Lisedeyken psikoloji dersinde bir şey öğrenmiştim. Abraham Maslow'un ihtiyaçlar hiyerarşisi veya piramidi. Maslow'a göre ihtiyaçlar, insan davranışlarını belirleyen en önemli etmendir. Ve insanların ihtiyaçlarının en temelinde ise hayatı idame ettirmemize yarayan yeme, içme, barınma gibi fizyolojik ihtiyaçlar vardır. Yani diyor ki Maslow; ekmek, su bulamazsan hayatın tehlikeye girer ondan sonra hiçbir şey yapamazsın. Valla ne yalan söyleyeyim ben de Maslow'a katılıyorum. Bir de bir şeyi merak ediyorum. Bunu söylerken acaba Maslow kaç yaşındaydı. Tahminim kırkından sonra söylemiştir. ( tahminim yanlış çıktı çünkü 1943 yılında 35 yaşında söylemiş. İnsan kırk yaş civarında ruhen olgunlaşır. Otuz üç yaş civarında aklen, yirmili yaşlarda da bedenen olgunlaşırlar.)
Şimdi evdeyim ve aklıma türlü türlü şeyler geliyor. Onların hepsini yazacak kadar deli değilim. Fakat bir iki tanesinden bahsedebilirim. Şu zor zamanda düşündüğüm şeylerden biri bütün insanların kardeş olduğu. Kaygılarımız, acılarımız, umutlarımız hep bir. Dili, dini, ırkı, ülkesi ne olursa olsun bütün bir insanlık aynı şeylere aynı tepkiyi veriyor. Birisi çıkıp dese ki aşıyı buldum. İnsanlık diyecek ki Allah razı olsun. Ve biz bu aşıyı bulan insanın dilini, dinini, milliyetini sorma ihtiyacı hissetmeyeceğiz. Demek ki diyorum hamurumuz aynı. O da insanlık. Demek ki diyorum insanlık en üst şemsiye. (bir demek ki diyorum daha diyecektim vazgeçtim. Şimdi bu yazıyı bir edebiyat hocası okusa, bu nasıl üslup ya Rabbel âlemin! Bir yazıda bu kadar üslup hatası, bu kadar dilbilgisi ihlali olur mu? deyip saçını başını yolmaması için dikkat etmeye çalışıyorum ama yine de beni bağışlasınlar. Ben de yoğurdu böyle yiyorum ne yapayım. Şunu da öğrendim. Yazabilmek içün çok da sağa sola kulak asmayacaksın. En fazla okunmazsın. Ne yalan söyleyeyim çok da okunmak istemiyorum. İnanır mısınız bilmiyorum ama yazılarımı sadece bir kişi için yazıyorum. O da sensin.)
Yine düşünürken düşünürken aklıma gelen şeylerden biri de bazı şeylerin yeniden düşünülebileceği. Geleneksel yapıların sorgulanabileceği, aaa böyle de oluyormuş, neden olmasın tarzında yeni oluşumların hayata geçmesi. Mesela uzaktan eğitim. Neden pratik gerektirmeyen, anlatıma dayalı dersler uzaktan eğitimle halledilmesin ki diye bundan sonrası için düşünülebilir. Çıta düşürülmeden uzaktan eğitimin büyük bir imkân olduğu düşünülebilir. Kalite korunarak. Bu kalite de ciddi bir sınav bariyeriyle korunabilir diye düşünüyorum. (aslında sınavın sıkıntılı tarafları çok. Öğrenme zevki aşılanmalı diyeceğim ama biri de çıkıp derse ki Alice harikalar diyarında, o zaman ne diyebilirim bilmiyorum.)
Uzaktan eğitim düşünülse bile geleneksel eğitimin yerini tutamaz. Çünkü okul, okuldan daha fazlasıdır. Okul hem eğitim hem de öğretimdir. Sadece müfredat değildir. Öğrenci okulda öğretmeni bizzat görüyor modelliyor; arkadaş ediniyor sosyalleşiyor; emek veriyor emek verdiği şeyi sahipleniyor. Nereden geldim bu konuya bilemedim. Eğitim uzun bir hikâye. Birkaç sene önce parkta oturuyorum. Altı yedi yaşlarında bir çocuk dedi ki biliyor musun bu gün benim en mutlu günüm. Aaa öyle mi dedim, yoksa doğum günün mü? Hayır, bu gün okula gitmedim onun için en mutlu günüm, dedi. Birçok çocuğun tatili duyunca olleeeyy! nârasını duymuşsunuzdur. Bazı çocuklarda okul, sınav, akran zorbalığı fobi haline gelmiş olabilir. Mamafih maarif çetin bir ceviz.
Geleneksel yapılar demiştik. Mesela alış-veriş mekânlarımız, tüketim alışkanlıklarımız değişiyor. Birkaç yıl önce marketlerin bakkalları bitirdiği gibi geyik muhabbetleri yapıyorduk. Şimdi bahsetmiyoruz. Çünkü internetten alış veriş hepsinin önüne geçti. Yirmi yıl önce bir arkadaşıma demiştim ki bir sistem olsa istediğimiz anda istediğimiz yerde parasal işlemler yapabilelim. O da bana demişti ki oha! Geçen yıl bir arkadaşa kargo gelmişti. Hocam bu Çin'den geliyor dedi. Şimdi yirmi yıl önce bana oha! diyen arkadaşa bir şey demiyorum. Kötü söz elbet sahibinindir. Demek istediğim, bir şey geleneksel de olsa, atadan da gelse ilanihaye sürüp gitmiyor. Evrimleşiyor, çağa ayak uyduruyor ya da yok oluyor hiçbir şey olmuyorsa marjinalleşiyor.
Tekrar Maslow'a gelecek olursak. Maslow, piramidi en alttan en üste şöyle kuruyor:
- Fizyolojik ihtiyaçlar: Yeme, içme, barınma, uyku vs.
- Güvenlik ihtiyaçları.
Bu ikisi insanların temel ihtiyaçları, birincil ihtiyaçlarıdır.
- Ait olma ve sevgi ihtiyaçları: Başkaları ile ilişki kurmak, kabul edilmek ve bir yere ait olmak, sevmek ve sevilmek, arkadaşlık.
- Saygınlık gereksinimi: Prestij, başarı, yeterli olmak ve başkalarınca benimsenip tanınmak.
- Kendini gerçekleştirme ihtiyaçları: Kişinin amacını gerçekleştirmesi ve potansiyelini ortaya çıkarması, kişisel tatmin, kişisel başarı, bilimsel buluşlar ya da belirli bir sanat dalında yapmış olduğu faaliyetler, erdemli, yaratıcı, önyargısız, hakikatleri kabul ediyor olmak.
Maslow'a göre; fizyolojik ihtiyaçlardan başlamak üzere, her düzeydeki gereksinim karşılandığı zaman ancak sıra bir sonrakine gelir. Ve kişinin davranışlarının belirleyicisi de o andaki yaşadığı ihtiyaçlarıdır.
Birincil ihtiyaçları karşılanmadığı halde bir üst ihtiyacını gerçekleştiren insanlar vardır elbet. İnandığı değerler uğruna, sefalet içerisinde nice fedakârlıkta bulunmuş insanlar vardır. Birçok temel ihtiyacını karşılayamadığı halde kendini gerçekleştiren bilim, sanat insanı vardır. Ama bahsettiğimiz piramidin genel geçerliğine halel getirecek derecede değildir bu örnekler.
Aaa daha bilimi konuşacaktık. Gördün mü bak yine akşam oldu karardı sular.
Herkese sağlık, sıhhat, afiyet ve esenlikler diliyorum.
YORUMLAR