Osman Gazi ile Germiyanoğlu birbirini sevmezler imiş. Eskişehir’in Hamam semtinde pazar kurulurmuş. Bu pazara herkes gelirmiş. Bir gün pazarda bardak satan bir gayr-i müslimin malını alan bir Germiyanlı parayı ödememiş. Şikâyet üzerine Osman Gazi o bardağı alan kişiyi cezalandırmış ve kâfirin hakkını Germiyanlıdan almış. Bu gibi sebeplerden Bilecik kâfirleri Osman Gazi’ye pek güvenirlermiş. Bu olayı anlattıktan sonra Âşık Paşazade şöyle bir şiire yer verir.
Hile it düşmene ta kim vire el
Ki fursat bulasın zinhar başın al
Yidür ni’met içür şekker şarabın
Ko key ola ona bulasın mecal.
(Âşık Paşazade, s. 332.)
Germiyanlı demişken bir hususu daha zikretmek isteriz. Pazar kurulduğu zaman Germiyanlı biri gelip eydür: ‘Bu pazarun bâcını bana satun.’ dir. Osman Gazi de ‘bâc’ nedir diye sordu. O da pazara mal getirenlerden akçe alırım. Osman Gazi, senin bu pazara gelenlerden bir alacağın mı var ki böyle bir şey talep edeceksin. Ol kişi eydür: ‘Hanum! Bu töredir. Bütün vilayetlerde padişahlar alır.’ Osman Gazi hiddetlenir ve adamı yanından kovar fakat yatıştırırlar. İkna ederler. Bunun üzerine kim bir yük getirip satarsa bir akçe vere, şayet satmazsa bir şey vermesin şeklinde hükmeder. Kim bu kanunumu bozarsa Allah da onun dinini ve dünyasını bozsun diye beddua eder. (Âşık Paşazade, s. 332.)
Şikari’nin Karamanname’sinde anlatıldığına göre Germiyanoğlu, Osman Bey hakkında demiş ki: ‘aslı cinsi yok bir yörük oğlu iken beg oldu, begzadeleri beğenmez oldu.’ Hatta bî-asıldır diyor. (Şikari, 196.) Acaba diyorum daha sonraki şecerelerin aslı var mıdır? Müverrihler asil bir asıl yazmış olmasınlar. Halil İnalcık Osmanlıların Kayı soyundan geldiği nazariyesinin masal olduğunu ve siyasi maksatlarla II. Murat zamanında Yazıcızade tarafından yazıldığını söylüyor.
Timur, Yıldırım Bayezid’e bir mektubunda, bir kayıkcı Türkmen soyundan gelmişsin diye, hakaret etmek istemiştir. Osmanlı hanedanın soyu meselesi, Timur'dan sonra oğlu Şahruh zamanında bir diplomatik tartışma konusu olmuştur. Timur, Anadolu’dan ayrılmadan önce, Osmanlı Çelebi sultanlar dâhil, tüm beylere birer yarlığ vererek egemenliklerini tasdik etmişti. Oğlu Şahruh, karşıtlarını bertaraf edip tahtta sağlamca yerleşince, I. Mehmed ve II. Murad’a ferman ve hilatlar göndererek kendisine bağımlılıklarını göstermelerini istemiş. Osmanlı sarayı bu baskı ve tehdit karşısında ciddi bir kaygıya düşmüştü. Saraya yakın Yazıcızade ailesinden Ali o zaman, Tarih-i Âli Selçuk’una (yazılışı 1437) Osman’ı Kayı’ya bağlayan soy kütüğünü koymuş ve Osman’ın Oğuz Han’ın büyük oğlu Günhan’ın oğlu Kayı’nın soyundan geldiğini iddia etmiş, böylece Timur ve Şahruh’un üstünlük iddiasını çürütmek istemiştir. (İnalcık, s. 18)
Hatta Şikari ilginç bir şey daha söylüyor:
Osmân, Keyhüsrev bin Keykubâd Alâüddin’in çobanı başı idi. İnönü’nde ne kadar koyun ve sığır, atı ve devesi ve katırı var ise Osman gözlerdi, kâfir almazdı. Karamanoğlu Mehemmed Beg, Alâüddin’i kaçurub cümle mülkini alduğu vakitin, Osman gelüb toğruluk gösterdi. Âna İvaz Mehemmed Beg tabl, alem, kılıc verüb beg eyledi. (Şikari, 154.)
Farklı bir bakış açısı için Şikari’nin Karamannamesi önemli.
Germiyanlılar Malatya’dan Kütahya’ya gelmişlerdir. Orta Asya’dan Malatya’nın Pütürge ve Şiro bölgelerine yerleşmişler. Hatta 1240 yılındaki Babai isyanında Malatya subaşısı Ali-şir oğlu Muzafferuddin Kürtlerden ve Germiyandan topladığı askerlerle Babailerin üstüne yürümüş fakat mağlup olup geri dönmüş. Aynı şekilde 1277 Cimri hadisesi esnasında Germiyanlılar Kütahya’dalar ve Babai isyanında olduğu gibi Selçuklu Sultanıyla beraber hareket etmişler. Bunun neticesinde de Selçuklunun en mamur uçlarına yerleştirilmişler. (Germiyanoğulları Tarihi) Malatya’da Germiyan isminde yerleşim yeri olduğunu tarihler yazıyor. Acaba Germiyan zamanla Girmana olmuş olabilir mi? Çünkü şu anda bu isimde bir kasaba var. Aynı şekilde Alişar isminde bir yerleşim yerinin olduğunu da henüz öğrendim.
Germiyandan Harnâme sahibi Şeyhî, Ahmedî, Ahmed-i Dai gibi şairler ve müellifler çıkmış. Ahmedî ilk divan şairlerinden biri. İlk divan şairi Dehhâni diye biliyorum. Fi tarihinde yazdığımız Seslerin En Çirkini, Gözlerin En Güzeli isimli yazımızda Şeyhî’nin Harnamesinden bahsettiğimizi hatırlıyorum. Ayrıca bundan birkaç sene önce Kütahya’ya gitmiştim. Şehirdeki tarihî camiler adeta beni büyülemişti. Demek ki diyorum mimari, ilmi, edebi anlamda zengin bir şehirmiş Germiyanlıların şehri.
Kaynaklar:
Âşık Paşazade, Osmanoğullarının Tarihi (Tevarihi Âl-i Osman) çev. Kemal Yavuz, Yekta Saraç, İstanbul 2003.
Şikari, Karamanname, haz: Metin Sözen, Necdet Sakaoğlu, İstanbul 2005.
Mustafa Çetin Varlık, Germiyanoğulları Tarihi, Ankara 1974.
Halil İnalcık, kuruluş Dönemi Osmanlı Sultanları, İstanbul 2010.
YORUMLAR